29. PERŞEMBE

30.5K 2.5K 9.3K
                                    

1k yorum sınırı koyuyorum canlar, iyi okumalar. Siz geçersiniz güveniyorum.

Hızlı bölüm gelsin diye boş yorum atmayın bence bu fic onu haketmiyor, bana göre hikayeyi kalitesiz gibi gösteriyor.

***

Hepimiz salona doğru ilerlerken Namjoon konuştu. "Seokjin burayı o kadar fazla beğendi ki gerçek bir tatilin burada yapılabileceğinden bahsetti."

"İsterseniz olur dostum. Kapım size açık."

"Yemekten önce bir şeyler içmek ister misiniz? "

"Ben soğuk bir su alabilir miyim?

"Tabii."

Sorduğum soruyla su istemesi bir olmuştu Namjoon'un. Hemen V'nin elini belimden indirdim ve onlar salona geçerken bir bardak su için mutfağa gitmeye başladım. O sırada katilin bakışlarını üzerinde hissediyordum, ben onun açısından çıkana kadar bakışlarını benden esirgemedi mutfağa girdiğimde ise o da misafirlerinin yanına gitti.

Tezgahın yanına gidip ellerimi yasladığımda derin bir nefes alıp verdim, neler olacağını gerçekten çok merak ediyordum.

***

.

|MAVİ VE GERÇEK|

.

Bir katil ve kim olduklarını bilmediğim iki misafir ile aynı masaya oturup yemek yemiş ve çok güvenilir bir yerde mutlu bir şekilde yaşıyormuş gibi rol kesmiştim. Uzun zaman sonra karnımı böyle ciddi bir şekilde doyurmuştum, midem küçüldüğü için yemek ne kadar hoşuma gitse dahi hepsini bitirememiş ve bu beni bir miktar üzmüştü.

Olsun yine de güzeldi. Yani yemekler...

Masayı V ile toplamış ve misafirlerimizin yanına oturabilmiştik. Aslında bana yardım etmesinde bile bir bit yeniği arıyordum, sanki beni hiç yalnız bırakmak istemiyor gibiydi.

Derin gamzeleri olan esmer adam saçlarını küllü sarıya boyamasına rağmen dehşet yakışmıştı. Saçlarını sağ tarafa iyice yatırmış ve alnını açmıştı. Çoğu zaman sert baksa bile gülünce içinizi sıcacık ediyordu.

Seokjin ise yemekten sonra siyah kemik gözlüklerini çıkardı ve etrafa bakıp iyice süzdü. Aslında saf birine benziyordu ama garip bir şekilde aşırı, hatta gereksiz detaycıydı, sanki olduğu yere harbiden de inanamıyordu.

Ama işin daha garip bir yeri varsa bile, o da bu tatlı adamın çoğu zaman ağlayacak gibi durmasıydı ve bence bunu kimse fark etmemişti benden başka. Çünkü o duygunun nasıl olduğunu çok iyi biliyordum, yıllardır her gün bu ruh halindeydim. Onun bir sıkıntısı olduğunu düşündüm ve sormak için an kollamaya karar verdim. Bir yandan da yanlış anlaşılmak istemiyordum.

Ya da bunun benim tecrübelerim ile alakası da yoktu, birkaç kere bana bakıp gözleri hüzünle parladığında da kafamda senaryolar kurmuş olabilirdim.

"Bu ev çok büyük, bu kadar eve neden ihtiyaç duydunuz ki?"

Namjoon'un sorduğu soruya yanımdaki esmer cevap verdi.

"Çünkü ben bebeğimi hali vaktinde saraylarda yaşatacağımı söylemiştim."

Seokjin gülümsedi, lakin cevap vermedi. Namjoon yeniden konuştu. "Dostum, ticarette bu kadar para olduğuna emin misin yoksa illegal işlere mi başvurdun? Bir polis olarak bunu araştırma dürtüsü ile uyanabilirdim ama evini şu zor zamanında bana açtığın için bir şey yapmayacağım."

7 DAYS / Taekook +18 ✓ Where stories live. Discover now