40. CUMARTESİ

11.4K 1.1K 4K
                                    

.

GELECEĞE DEĞİL, GEÇMİŞE GİDİYORUZ

.

Yoongi'nin mesajı alması çok sürmemişti.

Mutlu olduğu bir ilişkisi olabilirdi ve geçmişi tozlu raflara kaldırmış olabilirdi ama Jimin vaktinde haklıydı; Yoongi hafife alınacak bir adam değildi.

Jimin nasıl olurda bir anda ortadan kaybolmuş olabilirdi ki? İmkansızdı. Aklı hala ondaydı, aşkı, sevgiyi geçin; sadece bir zamanlar sevdiği adam eğer öldüyse kanını yerde bırakamazdı. Çünkü Jimin'in bulaştığı, takıldığı yerler veya adamlar tekin değildi. Jimin'in kimseye haber vermeden çekip gitmesi deli saçmaydı. Her şeyi geçti, Yoongi'ye göre Jimin, Taehyung'u bırakamazdı. Bu gerçek bir zamanlar onun canını yaksa da bir dedektif tutmuş ve onu yıllardır araştırmaya başlamıştı tüm gücüyle birlikte.

Hattın karşısındaki adam; sigarasını yakarken Seokjin'in attığı sesi dinlemişti ve sigarayı ikinci kez içememişti. Kore'deydi. Eşi ülke dışında olsa da o Kore'deydi. Seokjin ile birlikte çalıştıkları için o da buradaydı. Duydukları ile diliyle dudaklarını yaladı. Pekala, şimdi iş tamamdı. Bu ses kaydını herkese gönderecekti, tüm kolluk kuvvetlerinin haberi olacaktı. Jin dün taktığı kamerayı maalesef Yoongi'ye bağlayamamıştı, bu Yoongi'nin sorunu değildi maalesef Jin'in sorunuydu. Yine de kamera kayıtlarına oraya gidince de ulaşabilirdi.

Yoongi bir gün büyük bir mafya babasının tüm hesabını hacklemişti dikkat çekmek için ve şimdi onun yanında çalışıyordu, mafya babası aslında eh... pek kötü biri değildi. İnsan sarrafı bir adam bulmuştu, pek bir fena bir adamdı bu adam. Çocuk tecavüzcülerini bulur, organ mafyalarını, fakir ve öksüz insanların ticaretini yapanları adeta avlar, onlara dünyanın kaç bucak olduğunu gösterirdi. Nasıl gösterdiğini anlatmayacağım, hayır. Ama Yoongi'yi çok severdi. Onun bu zekası ve cesareti keşfedilmemiş bir hazine gibiydi.

"Jungkook." diye fısıldadı adam inanamaz gibi. Yok artık değil mi? Hayat sürpizlerle doluydu.

"Taehyung'un bir anda ayrıldığı sevgilisi." Sırıttı ve sigarasından bir nefesi sonunda çekebildi. "Namı değer V demek, eski dostum Taehyung ha... Sonunda çözdük."

Yoongi koltuğundan kalktı ve adamlarına haber verdi. Atılan konuma gitmeliydi.

Jungkook ise gözleri hâlâ dolarken bazı şeyleri anlamakta zorluk çekiyordu. Ya da anlıyordu ama sadece kendisine yediremiyordu. "Taehyung... bir şey söyle." En sonunda dayanamadı ve bir bomba gibi patladı.

"BİZİMLE DALGA GEÇME, ONLARIN İLİŞKİSİNİ VEYA BİZİM İLİŞKİMİZİ BIRAK VE BANA GERÇEĞİ SÖYLE. ONU ÖLDÜRDÜĞÜMDEN BAHSEDİYOR! CİDDİYETİN NEREDE?!" Zavallı Jungkook'un sesi çatallaşmıştı.

Adam saçlarını geriye yasladı tek eliyle ve bir nefes çekti derince içine. "Ne diyeyim Jungkook? Haklı. Baştan sonuna kadar, tek bir harfine, noktasına kadar."

"Yalan söylüyorsunuz..."

"Değil! Yalan değil! Jimin neden bir anda ortadan kaybolsun siz o gece boğuştuktan sonra? Ben sadece sana kusursuzca bir yalan söyledim. Sen de inandın omuzlarında ve başında bir ağrı çekmemek için. Hemen inandın Jungkook, bir kere bile sorgulamadın, onu aramadın, ne halde diye merak etmedin çünkü içten içe sen de biliyordun. Sadece unutmak ve hatırlamamak istedin. Kendini benliklere ayırdın ve onu unuttun. Jimin'i sen öldürdün ve onu yedin!"

Jungkook duydukları ile donakalırken ağzını açmış ama diyecek bir şey bulamamıştı. Ellerini ileri doğru uzattı ve kabul etmeyeceğini söyler gibi salladı. Yüzü buruştu.

7 DAYS / Taekook +18 ✓ Where stories live. Discover now