22. PERŞEMBE.

38.8K 2.8K 7.4K
                                    

Sınır 750 yorum. İyi okumalar dilerim.

Bazı şiddet sahneleri barındırmakta üstelik❗

* * *

Perşembe.

Perşembe.

Perşembe.

Perşembe.

Perşembe.

Perşembe.

-PERŞEMBE SANATI.

Günümüz;
Jungkook;

Perşembe günü odasını nasıl açtım sizce? Pekala bu hatırlamak istediğin bir şey değil ama sizin bilmek isteyeceğinizi tahmin edebiliyorum. Neden mi? Çünkü ben bu evden çıkamama durumumun tamamen perşembe gününün odasını açmamla ilgili olduğunu düşünüyorum.

Size ilk zamanlar cezalardan bahsettiğimi hatırlıyorum. Pekala, normalde bana odaların kapısı açması ödül gibi gelirdi ancak o ödülü ulaşmam için bir bedel ödemem gerekiyordu.

Diş fırçasıyla tüm evi temizleyip sonra o fırçayla dişlerimi fırçalamamdan bile bin kat daha kötü bir şey yaşamıştım. Bu yüzden bu perşembe günün kapısını açmam aslında bir bakıma cezaya da giriyordu benim için. O da farkındaydı.

Sabah 7.30'da uyandım ve Taehyung yanımda değildi, önümde basit bir kahvaltı vardı her zamankinden. Önce onu yedim, karnımı doyurdum. Kapıya baktım, bu sefer kilitliydi.

Dün onun hikayesini tamamen öğrenmiştim. Babasını kurtarmıştı. Ancak sonrasında ne olduğu hakkında bir fikrim yoktu. Yorulduğunu anladığımda sadece birbirimize sokulup uyumuştuk.

Taehyung büyük ihtimalle kilidi saat 12.00'de açacaktı. Bu yüzden düşünmek için fazlasıyla vaktim vardı. Perşembe günleri sanat yapardım, kendimi de bu konuda bayağı geliştirmiştim açıkçası. Sadece duygularımı düşüncelerimi, bu sıkışmış ruhumu yansıtmak için iyi bir yerdi. O günkü ruh halime bir renk verirdim ve o rengi kullanarak bir çalışma ortaya koyardım.

Resmen Van Gogh olmuştum. Hayır, fırça tekniğim veya renkleri kullanmam veya çok iyi çizebilmemden ötürü değildi bu.

Belki bilirsiniz. Van Gogh yıldızlı gece ve bazı tablolarını akıl hastanesinde yattığı dönemlerde yapmıştı. Önünde sadece gri parmaklıklar ve boş yeşil bir manzara vardı ve ona bakarak güzel ve bol tartışmalı eserler meydana getirmişti. Asla yıldızlı gece tablosundaki gibi ışıltılı, aktif bir yaşam yoktu gözünün önünde. Asıl ortaya çıkardığı şey; şehir manzarası da değildi, dünyayı nasıl gördüğü ile ilgiliydi tüm olay. Üstelik sanatçının iki tane yıldızlı gece tablosu var ve ben ikincisini her zaman daha çok sevmişimdir. Geride kalmış, herkesin daha geç öğrendiği tabloyu.

Her neyse, ben de öyleydim. Dünyayı nasıl gördüğümü çiziyordum. Bazen ise sadece hayallere dalıyor ve aslında olmak istediğim yerleri çiziyordum. Tek fark onun ki gibi canlı sarı ve turuncular veya herhangi parlak bir renk kullanmamamdı. Hayatıma veya kendime yakıştırdığım tek renk griydi. Bu yüzden hep gri tonlarında, siyah-beyaz resimler yapardım.

Sanırım onun tüm gri renklerini bitirmiş olabilirdim. Çünkü öyle hissediyordum, gri bir insan gibi hissediyordum baştan sona. Vücudumdaki ve içimdeki tüm renkler arınmış ve ölü bedenlerin arasına kendini bırakarak tüm canlılığını yitirmişti. İlk aşkıma ihanet ettiğimde bana hayatın gerçeklerini göstermiş ve bu beyaz odaya hapsetmişti.

7 DAYS / Taekook +18 ✓ Where stories live. Discover now