25. PERŞEMBE

43.5K 2.6K 11.4K
                                    



.

-BİR KATİL DAHA MI?-

.




Çocuk çıplaktı ve katilin omuzuna çenesini yaslamıştı, arkada kalan koca malikaneye baktı. Burada tam tamına altı yıl geçirmişti ve geçirmeye de devam ediyordu. Ancak pes etmemişti, ona beliren en ufak ışığı bile kullanmaya çalışıp buradan sonsuza kadar kurtulacaktı.

Koskoca saray gibi eve tekrar baktı, çok güzeldi. Gerçekten çok çok güzeldi ve içi cehennem gibiydi. Aklına dolan anılara engel olamadı.

"Taehyung, ileride çok zengin oluyoruz ve beni müthiş gösterişli bir sarayda yaşatıyorsun."

Adam bunun üzerine kıkırdadı ve uzanıp onun saçlarını okşadı. "Sarayımız ne renk olsun?"

İkisi birbirlerine şaka yapıyordu tabii, ya da sadece Jungkook öyle sanıyordu. "Çatısı mavi, gerisi beyaz olsun. Gören herkes ne kadar mutlu bir ev desin, içinde yaşamak istesin. Biz de güzel anılar biriktirelim. Koca bir bahçeye hayır demem."

Jungkook'un gözleri doldu aklına gelenler ile ve zeytin gözlerini kapatıp yanağını adamın omuzuna yasladı bu sefer. Şimdi kucağına doğru bakıyordu. Ellerini kıyafetlerinin üzerine koymuş ve parmakları ile oynamaya başlamıştı. Gözleri dolu doluydu.

Gerçekten çok mutlu görünüyordu ev. Evet, öyle hissettiriyordu.

Adam her şeyi yapabilecek düzeydeydi ve Jungkook bazen bu saçma ve bahtsız kanlı yola nasıl düştüğünü anlamıyordu. Dünyanın en şansız insanı olmalıydı.

Tüm bu kabustan uyanacağı günü bekliyordu.

Arkasında kalan Yeontan'ın sesini duyuyor ve gülümsüyordu. Çıplaklık ona iyi gelmişti ayrıca, çünkü rüzgarı her yerinde hissediyordu ve bu onun için özgürlüğün fragramanı gibiydi o evden sonra. Dışarıda olduğu için tedirgindi evet, ancak Taehyung'un kucağında olmak, dışarıya olan açlığı, denize gidecek olması... tüm bu güven, istek ve özlem korkularını bastırıyordu.

Kuma girdi Taehyung, adamı usul usul taşımaya devam ediyordu. Sahildelerdi nihayet. Rüzgar onun da saçlarını uçuruyordu. Jungkook ile bu şekilde dışarı çıkabilmesi ona da garip hissettiriyordu. Jungkook yanağını adamın omuzuna bir kedi gibi sürtünce, dudaklarını uzatıp onun saçına öpücük bırakmıştı.

"Denize mi gireceksin?"

"Buna ihtiyacım var."

Taehyung yavaşça çıplak bedenin kuma basmasına neden oldu, Jungkook kıyafetlerini kasıklarının önünde tutarken sahilde tek terliği hala ağzında olup koşturan köpeği mutlulukla izliyordu. Köpek, en sonunda terliği Taehyung'a vermek istediğini belirtir gibi onun önüne koydu. Katil onun başını okşadı ve burnunu öptü.

Kısa süre sonra Taehyung da giyindiği gibi soyunmaya başladı. Burada çıplak gezseler bile sıkıntı olmazdı gerçi. Kimseler yoktu bölgede, terk edilmiş gibiydi.

Jungkook ise dışarıda durduğu her an başına bir şey gelecek gibi hissediyordu. Taehyung ile aynı evde kalsa dahi bu hissi hissetmiyordu ama dışarıda, işte o zaman kendisini tamamen tehlike içinde hissediyordu. Büyük ihtimalle dışarıda Taehyung'a yaklaştığında bu yüzden daha rahattı.

Çünkü Taehyung, kendisi hariç onu her şeyden korurdu.

Jungkook ileriye doğru biraz yürüdü ve ayaklarını ıslak kuma batırdı, his o kadar güzeldi ki bir anda dolu gözleri daha da doldu. Yanağına düşen ince inciyi hızla sildi.

7 DAYS / Taekook +18 ✓ Where stories live. Discover now