41. CUMARTESİ

10.4K 1K 4.8K
                                    

.

SİLİNEN CÜRET

.

Etrafta derin bir sessizlik olmuştu. Öyleki gözler şahit olsa da bu beklenmedik duruma odada bulunan üç kişi de inanamadı. Dördüncü kişi sadece sırıtıyordu, nasıl da keyifliydi ama has katil. Pekala, belki bunu da sayabilirdi az çok.

Seokjin'in gözleri kaydı resmen korkudan ama soğukkanlı olmak zorundaydı. Olduğu yere doğru biraz daha eğildi, karnından akan kanı sanki tamamen kesebilecekmiş gibi ellerini oraya iyice bastırdı.

Taşların yeri yeniden değişmişti, artık Seokjin, Jungkook'un yanında değildi çünkü o Jimin'in katiliydi ve belli ki hastaydı ama daha korkuncu farkında değildi ya da yeni varıyordu. Onun üzerine gitmek Jungkook'un kulaklarında bir takım düz sesler duymasına neden olmuş ve aniden silahı ona patlatmıştı.

Ama Seokjin'in önüne atlayan bir anda Namjoon'dan başkası değildi.

Jungkook silahı kaldırırken yavaştı ve Taehyung bunu anlayıp ona izin verdiğinde Namjoon öne atlamıştı. Değer miydi yoksa değmez miydi bunu zaman gösterecekti.

Namjoon, Seokjin'in kucağında yatarken, Jungkook'da ellerinden silahı düşürür gibi bıraktı lakin Taehyung o silahı tuttu. "Şşşh, sakın zırlama. Bu da güzel."

Adam bir ıslık çalmaya başladı ve yavaşça Jungkook'u geride bırakıp onun önüne adımladı.

"Aptal polis, şimdi ne diye sen onun önüne atladın?"

"T-Taehyung, yardım etmelisin, duralım artık. Siktir, acıyor."

"Sen az önce düşmanımızın önüne mi atladın? Lan hani sen bu adamı sevmiyordun? Az önce yerden yere vurdun?" Taehyung daha dün onun pencere başında söylediklerini hatırlayınca başını iki yana salladı. Ucube, kendisine itiraf etse bir şey kaybetmezdi. Taehyung böyle sürpriz durumlardan hiç zevk almıyordu.

"En azından senin gibi sevgilimin canını okumadım."

Taehyung gözlerini şokla araladı ve büyük bir kahkaha attı. Gerçekten böyle bir cevap beklemiyordu. "Ne alaka piç kurusu? Bunu neden yaptın?! Hani ölse umurunda olmazdı?"

Biraz bekledi ama Namjoon ona sadece dik dik baktı. Açıkçası bu kadar tepki vereceğini düşünmemişti. "Bir soru sordum?"

Ama bazen samimiyetleri ona, onun kim olduğunu unutturuyordu. "Pekala."

Katil onun gözünün yaşına bakmadan silahı kaldırdı, tam patlatacaktı ki onları dikkatle dinleyen Seokjin, Namjoon'un yere düşme ihtimalini mecbur önemsemeden katilin eline bir yumruk geçirdi ve böylece ikisinin de canını kurtardı. O sırada telefonu koltuğun arasına girdi.

Taehyung silaha anlık bakarken, Seokjin ellerini onun boynunu attı ve geri geri iterek onu duvara yapıştırdı.

"Şeytansın sen! Şeytan, kaç kişiyi daha kendi bok çukuruna düşürdün kim bilir?! Senin devrin öyle ya da böyle bitecek V!"

Onun ikisi boğuşurken arkadan bir ses gelmişti. Jungkook bayılmıştı ve Taehyung'un dikkatini toplaması gerekiyordu ama geç kalmıştı. Seokjin parmaklarını Taehyung'un gözlerine soktu ve bastırdı.

"Siktiğimin piçi!" Katilin attığı çığlık evi inletmişti, öyle ki Taehyung acıdan, şimdiye kadar ki en sert yumruğunu Seokjin'e atıp onu yere devirmişti. "Sikeyim, gözlerim."

Gözleri fena bulanık görüyordu, zaten gözüne giren kan da cabasıydı. Gözleri yanıyordu, su tutma gereksinimi duyuyordu. Gözleri net göremese de onun Jungkook'un yanına düştüğünü anlamıştı ve art arda onu tekmelemişti.

7 DAYS / Taekook +18 ✓ Where stories live. Discover now