80. BÖLÜM "KURALSIZ" (FİNAL)

57.4K 3.8K 1.6K
                                    

Bir Kuralsız bölümünden son kez merhaba!

Bölüme başlamadan önce sizden küçük bir ricam olacak. Bazılarınız okumadan sona gideceksiniz biliyorum, istediğiniz gibi da okuma hakkına sahipsiniz elbette ama lütfen satır aralarında ya da buraya gelerek spoi içerikli yorumlar yazmayın. Bazılarınız gerçekten heyecanla okumak istiyorlar çünkü bölümü ve onların elinden bunu almaya hakkımız yok. Sizin de bunu anlayışla karşılayacağınızı umut ediyorum 🙏

Şimdi sizi bölüme uğurlayabilirim, keyifli okumalar ♡

KURALSIZ

FİNAL BÖLÜMÜ

🖤

Bölüm Şarkıları:

Mabel Matiz - Kömür

Sezen Aksu- Çocuklar Gibi

Cem Adrian - Sen Benim Şarkılarımsın

80. BÖLÜM "KURALSIZ"

Hayat, tüm kurallarını yıkmıştı bizim hikâyemizde. Olmaz dediğim ne varsa olmuş, yaşamam dediğim ne varsa yaşamıştım. Sadece hayatın değil, bizim de tüm kurallarımız altüst olmuştu, viraneydi artık. Özellikle de benim. Yapmam dediğim ne varsa yapmış, yürümem dediğim her yolu yürümek zorunda kalmıştım. Çok şey yaşamıştık, çok şey atlatmıştık. Çok yoldan geçmiş, çok acı çekmiştik. Fakat bir o kadar da mutlu olmuştuk. Belki sıradan bir günümüz, hayatımız olmamıştı ama yaşadığımız her karmaşanın içinde birbirimizi bulmayı başarmış, biz olabilmiştik. Zaten en önemlisi de bu değil miydi? Yollar açık, şartlar müsait olduğunda herkes giderdi birbirine. Mesele o yollar kapalıyken bile gidebilmekti. Biz, işte bunu başarmıştık.

Onu gördüğüm, onunla hikâyemin başladığı o ilk gün yaşadığım her şeye lanet etmiştim. O gün Ebru'nun evine gitmiş olmaya da oradan dönmek için çabalamış olmaya da o gece o telefonun çalmasına da ve o gece yaşanılan her şeye de lanet etmiştim. Fakat zamanla önce nefretim sonra öfkem geçmişti. En sonunda da tüm ön yargılarım kırılmış ve onu tanımıştım, tanımak istemiştim. İsminin Yiğit olması dışında bir şeyler bilmek istemiştim. Konuşmamıştı, anlatmamıştı ama ben yine de tanımıştım onu. Tanımış ve neden anlatmıyor olduğunu da öğrenmiştim.

"Ben, susarak koruyorum seni."

Bu cümle her şeyi açıklıyordu, bu cümle onu tanıyan bir insan için yeterliydi aslında ama bu cümleyi kurduğunda ben de tanımıyordum onu. Dedim ya her şey zamanla olmuştu diye, zamanla tanımıştım onu. Zaman her şeyi çözmüştü bizim için ve şimdi, kendimizi tamamen o zamana teslim etme zamanıydı.

Gözlerimi sımsıkı kapattım, daha fazla izlemedim yolları. Daha önce onlarca kez gittiğimiz hastaneye yine gidiyorduk. Yalnızdık, kimseye haber vermemiştik. Bitsin artık demişti bana ve şimdi bitirmeye gidiyorduk. O ameliyata girecekti, bugün değil tabii ama asıl günün gelmesi için bir yerden başlamaya gidiyorduk ve ben az önce de dediğim gibi; sona, sonsuzluğa gittiğimizi hissediyordum.

Mutlu ya da mutsuz bir şekilde bitecekti artık, zamanı gelmişti.

Ne mi hissediyorum? İşte onu ben de bilmiyorum. Yine bilmediğim bir hissin esiri oluyorum. Ya ben duyguları tanımıyorum ya da hayat hiç kimsenin tanımadığı duyguları hissettiriyor bana. Garip hissediyorum kendimi, çok garip. İnsan hiç hem delice korkar hem de çok mutlu olur muydu? Hem çok mutlu olup hem de endişe içinde yanıp kavrulur muydu? Ben, tüm bu duyguları bir arada hissediyorum.

KURALSIZ | KİTAP OLDUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin