"Uyaya kalmak"

374 143 48
                                    

~Aysun~
"Rüzgar..?" Dedim ve durdum. Rüzgar bana döndü. Tebessüm etti ve "Efendim?"

"İyi misin?" Sesim oldukça kısık çıkmıştı. Rüzgar tebessüm etti.

"İ-iyiyim. Sadece bu kadar güzel bir manzarayı düşüncelerimle kirlediğim için üzgünüm."

"Niye getirdin beni buraya Rüzgar?"

"Çünkü bir birimizden nefret etsekte ortak noktalarımız var. Bende bu yüzden burayı belki seversin diye getirdim seni. Ben hep düşüncelerden,insanlardan bıkınca geliyorum buraya. Artık sende gelirsin belki diye. Birde durmadan peşimde koşan kızlardan sıkıldım."

Gülmekle yetindim. Susup geceye baktım. Yıldızlar,dolunay,gece o kadar güzeldi ki. Dönüp Rüzgar'a baktım.

Denizi izliyordu. Bazı zamanlar oluyordu ki Rüzgar çok masum oluyordu. Acaba kalbide böyle zamanlarda ki görünüşü kadar masum muydu..?

Rüzgar bana döndü. Tebessüm etti ve "Hayır kalbim bu kadar masum değil. Benim kalbim çok kirli Aysun. Hayatında gördüğün en kötü,kirli kalp benim ki. Senin ne kadar temizse benim ki o kadar kirli. Senin ki ne kadar beyazsa benim ki bi o kadar kara.."

Son sözünü söylerken gene gözleri doldu. "Sen nasıl?" Dedim şaşkınca. "Sesli düşündün." Dedi Rüzgar. "Değil! Benimki de sandığın kadar temiz değil!"

"Benim kinden temiz olduğu belli!" Gözlerini benden çekip yıldızlarla buluşturdu.

Beyaz sokak lamları dışında ay ışığıda vardı. Ay ışığı yüzümüze vuruyordu. Ay ışığı yüzünü aydınlatıyordu.

Dönüp bana baktı. "Neden izliyorsun beni?" Dedi. "Gözler kalbin aynısıdır. Kalbini kara olduğunu desen bile gözlerin o kalbin bembeyaz olduğunu gösteriyor"

Denize baktım. O da denize baktı. Kumlara uzandım. Yıldızlarla bakmaya başladım. Bir kaç dakika sonra sanki yıldızlara dokunacakmışım gibi elimi uzattım havaya.

On dakika sonra Rüzgar'da yanıma uzandı. Bir  melodi mırıldanmaya başladı. Dalgalar, yıldızlar,dolunay,Rüzgar'ın mırıldandığı melodi o kadar hoştu ki. Çok huzur doluydu..

Uyandığımda Rüzgar'ın kucağındaydım. Yavaşça doğruldum. "Küçük serserim?"

Sahildeydik. "Küçük serçem? Uyanmışsın." Gülümsedim.  "Ne kadardır uyuyorum ki?"

"Bir saat." Dedi Rüzgar. "Rüzgar'ım sence Poyraz öğrenince ne dicek?" Diye sordum. "Bilmiyorum küçük hanım."

Kafamı omzuna koydum. On dakika kaldım öyle. "Bana hiç yalan söyledin mi?" Diye sordu Rüzgar. Kafamı omzundan çekip ona baktım. "Bir kere, sadece bir kere yalan söyledim."

"Ne yalanı?" Diye sordu. Yeşil gözlerini ela gözlerimden çekmiyordu. Nerden bilebilirdim bu gözlerin hayatım olucağını..?

"'Gözlerimi çok mu sevdiniz küçük hanım?' Diye sorduğunda. Hayır ilk sen bakmaya başladın benim gözlerime demiştim ya. O zaman yalan söyledim. Ben senin gözlerine bakmaya başlamıştım. Çünkü gözlerin en sevdiğim manzara. Gözlerinin yeşili en sevdiğim renk.."

"Biliyor musun? Bende sen 'Gözlerimi çok mu sevdiniz küçük bey?' Diye sorduğunda yalan söyledim. Evet çok sevdim o ela gözlerini. Bilerek çekmedim gözlerinden gözlerimi. O an kayboldum gözlerinin içinde.."

Kokusu en sevdiğim şeydi. Gözleri en sevdiğim manzaraydı. Nerden bilebilirdim ki bu yeşilin içinde kaybolucağımı..?

Gözlerimi ondan çektiğinde Poyraz'ın buraya doğru geldiğini fark ettim. "Poyraz!" Dedim gergin bir sesle.

Bizim Apartman -Düzenlenecek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin