"Bileklik"

203 111 58
                                    

~Rüzgar~
Uyandığımda gözlerimi açamıcak kadar yorgundum. Her yerim tutulmuştu. Uyuya mı kalmıştım ben?

Gözlerimi araladım. Hava kararmıştı. Yıldızlar geceyi süslüyordu. Boş boş gökyüzü ile bakışırken aklıma gelen şeyle durdum.
A-Aysun?

O nerdeydi? G-gitmiş miydi..? Yavaşça  doğruldum. Etrafa baktım. Nerdeyse kimse yoktu. Evet Aysun gitmişti!

Niye kalsın ki zaten? Gider tabi! Aptalın tekisin sen Rüzgar..! Gözlerim dolmuştu. Gözlerimi ovuşturdum. Bileğimde hissettiğim şıngırtı ile bileğime baktım.

Bileğimde renkli, boncuklu ve ince bir bileklik vardı. Bu bileklik bir yerden çok tanıdıktı. Bu bileklik Aysun'a aitti....

Şaşkınca bileğime bakmaya devam ettim. Şaka mı bu? Ben uyuya kalıyorum, sonra kız gidiyor ve giderkende bilekliğini biliğime takıyor. Niye böyle bir şey yapmıştı ki..?

Bak bu olaydan zerre bir şey anladıysam Arap olayım! Kızı çözmek matematiki çözmekten zor! Kızı tam tanıdım diyorsun birden hiç beklemediğin şey yapıyor! Matematikte yok böyle bir şey!

Şaşkınca kolumda ki bilekliğe bakerken telefonuma gelen mesajla düşüncelerim bölündü. Telefonumu alıp baktım. Tahmin ettiğim gibi Berk'tendi.

Berk'i aradım. Telefonu kulağıma götürdüm. Bir kaç saniye sonra açtı. "ALO RÜZGAR! NERDESİN SEN OĞLUM! SAATLERDİR SENİ ARIYORUM! KAVGA ETTİN ÇINAR'LA SONRA BİR ANDA AYSUN'LA KAYBOLDUNUZ! SAATLERDİR SANA ULAŞAMAYA ÇALIŞIYORUM!"

"Bitti mi Berk? Konuşabilir miyim?"

Berk dediğim şeyle durdu. Sessizlik oldu. Derin bir nefes aldım. Gözlerimi kapattım ve "Ben Aysun'la uyuya kaldım!"

"NE?!" Berk'in bağrışı kulaklarımda yankılanıyordu. "Yavaş Berk yavaş!" Diye mırıldandım.

"NASIL? NEREDE? NEDEN? NE İÇİN?" Diye bağırdı Berk. "Oğlum yavaş lan yavaş! Kulağımın zarını patlatın!"

"Dur zarı marı boşver! Heyecanlandım! Anlat bakem!" Diye çıkıştı Berk. "Ya kavgadan sonra Aysun beni dışarı sürükledi. Daha sonra eczaneye gittik. Dudağıma tentürdiyot sürdü. Daha sonra sahile gittik. Bir banka oturduk. Sonra-" Sözümü devam ettirmedim, durdum.

Yüzüme gelen kocaman gülümsemeye engel olamadım. "Daha sonra ben Aysun'nun omzunda uyuya kaldım."

"ŞAKA!" Diye bağırdı Berk. Kulağımın zarı bir kere daha patladı..! "YAVAŞ OĞLUM YAVAŞ! KULAĞIMIN ZARINI PATLATIN BERK!"

"ŞU AN KULAK ZARIN ZERRE UMRUMDA DEĞİL RÜZGAR! SEN AYSUN'NUN OMZUNDA UYUYA KALDIN! DUR HER DETAYINI ANLAT!"

"Ah anlatcak detay yok ki? He şeyi unuttum." Dedim ve durdum. Yutkundum. "Demin uyandım ve uyandığımda Aysun yoktu. Ben uyurken gitmiş.."

"Hadi ya offf! Ben uyandığınızda ki hallerinizi merak etmiştim ya offf! Neyse he bu arada-" Berk'in sözünü keserek konuştum.

"Ben birazdan gelmiş olcam Berk! Evde konuşalım mı?"

"Kaç bakalım kaç! Gerçeklerden asla kaçamazsın. Sadece erteleyebilirsin. Ama elbet bir gün gerçek ortaya çıkar.."

Berk'in dediği şeyle göz devirdim. "Tamam yarım saatte evdeyim sonra konuşuruz."

"Of! Peki görüşürüz!" Dedi Berk. "Görüşürüz." Diyip telefonu kapattım. Bileğimde ki bilekliğe baktım. Bildiğim tek şey bu bilekliği sonsuza dek saklıcağımdı..
~İki gün sonra~
~Aysun~
Rüzgar'ı hiç görmemiştim o günden beri ve bu biraz canımı sıkıyordu. Dün okula gelmemişti ve anlamsızca onu aşırı merak ediyordum.

Bizim Apartman -Düzenlenecek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin