10.Bölüm

384 29 109
                                    










~





O akşam Jeno'yla aralarında geçen konuşma Mark için sürpriz olmuştu. Sonuçta kardeşinin haylazlıklarına, aşırılıklarına ve arada uçuk kaçık davranışlarına bile alışkındı. Ama birinden ciddi anlamda hoşlanmaya başlamış olmasını beklememişti. Ama her nedense bu Mark ı içten içe mutlu etmişti çünkü böyle bir hissi kardeşinin yaşaması ve daha da güzelini yaşayacak olmasını onun için dilemişti.

Aşk güzeldi, gerçek sevgi en özel olanıydı. Ve her ne kadar kendine bu konuda inancı ve umudu olmasa da sevdiklerinin bu müthiş duyguyu tatmasını istiyordu. Tıpkı babaları Jaehyun ve Taeyong gibi...

Konuşmanın üzerinde fazla durmamışlardı çünkü Mark hassas bir konu olduğunu bildiği için konuyu değiştirmiş ve biraz daha geyik yaptıklarında odadan ayrılıp Jeno yu yalnız bırakmıştı. Aslına bakılırsa bir bakıma Mark'ta yalnız kalmaya ihtiyaç duymuştu. Hatta bu sıralar sıklıkla kendi düşünceleriyle yalnız kalıyordu. Onu bu noktaya iten tek bir şey vardı, Haechan.

Günlerdir aralarında iletişim yoktu. O akşam barda yaşananlardan sonra iletişimleri neredeyse tamamen kopmuştu. Mark yine aynıydı. Akademiye gidiyor, antrenmanlara katılıyor ve her zamanki gibi en iyisi oluyordu. Haechan da öyleydi. Yine tüm gözler onun üzerindeydi ve yapması gereken her şeyi son derece titizlikle yerine getiriyordu. Ancak birbirleri dışında her şeyle ilgili görünüyorlardı. Mark gerçekten de bu durumdan hoşlanmıyordu ve Haechan dan uzak kalmak istemiyordu. Ama onun peşinden koşacak kadar da rahat bir karaktere sahip değildi.

Her ne kadar iletişimleri olmasa da gözleri sürekli birbirleri üzerindeydi ve Mark Haechan a dair her şeyi öğrenmeyi kafasına koymuştu. Kimseyle konuşmadan işini kendince hallediyordu ve öğrenmek istediği her bilgiye ulaşacaktı. Haechan neden böyleydi? Babasıyla aralarında neden böyl bir iletişim vardı? Annesi ne zaman ve nasıl ölmüştü? Haechan şimdi hayatına nasıl devam ediyordu? Mark kimsenin bilemediklerini öğrenmenin peşindeydi. Ve bunu sadece iç güdüsel olarak yapıyordu. Bir planı yoktu veya herhangi kötü bir düşüncesi, art niyeti yoktu. Tamamen Haechan a odaklı bir zihni vardı. Bunu kendi bile istememişti. Her şey kendi kendine gelişiyordu.

...


Mark gün içinde hazırlanıp evden çıktığında yine kendince bir yol üzerindeydi. Antrenmanlar için akademiye geçmeden önce merak ettiği sorulardan birinin cevabını almayı planlamıştı. Ve yine kimseye herhangi bir şey söylemeden, Haechan babasının şirketi olan, babalarının da en büyük rakiplerinden biri olan yere, sürmüştü arabasını.

O akşam arkadaşlarıyla yaşadıkları olayın elbette Haechan la ve babasıyla ilgisi olduğunu biliyordu. Ancak bunun nedenini anlayamıyordu. Haechan la arkadaşlık yapmalarının veya daha fazlasının kime ne gibi rahatsızlığı olabilirdi ki? Hele de adam tutup olay çıkartacak kadar nasıl bir kin olabilirdi?.. Mark bu gibi durumlardan nefret ederdi. Kendisi her zaman doğru ve iyi bir karakter olarak yaşamını sürdürse de bu gibi pisliklerle her zaman karşılaşmıştı.

Şirketin büyük otoparkına gelişigüzel park ettiği arabasından çıkmıştı. Taktığı gözlükler, hafif dağınık ve kumral saçları, yapılı ve atletik bedeni o istemese bile diper insanların bakışlarını üzerine çekiyordu. Mark her zaman her yerde göz önünde olan bir genç adamdı.

Şık iç mimarisine tezat olan bu kasvetli ve gösterişli şirket daha ilk saniyeden itibaren Mark ı içten içe germiş ve midesinin biraz olsun bulandırmıştı. Her kadar şirkette çalışarak hayatını geçirmeyecek olsa da kendi ailesinin yani babalarının şirketi buraya göre daha sıcaktı. Kıyaslamak istemese de bunu yapmıştı ve burası ona asla objektif olmaması gerektiği izlenimini uyandırıyordu.

Academy of lovers | For Markhyuck Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon