22.Bölüm

449 28 96
                                    



Uyarı! Yetişkin içerik!

Bir ay aradan sonra Markhyuck'a bölüm atmak çok başka hissettiriyor. :')
Onları çok seviyorum ve çok özledim.
Zayıf noktam, Markhyuck'u sizinde özlediğinizi biliyorum.
✨💜









~



Günlerdir, yaşadığım hayatın artık farklı bir yöne evrildiğinin farkındaydım. Adını çok iyi bildiğiniz ve yakından tanıdığınız kişiye öyle bir aşık olmuştum ki. Bunun aşk mı gerçek sevgi mi ya da adı her neyse inanın bilmiyorum, bir şekilde artık nefes alabildiğimi hissedebiliyordum. Mark, çoktan nefesim olmuştu.

İçimde biriken ve biriktikçe daha da büyüyen bir heyecanla, sonunda ona gizli yerimi gösterebilmiştim. Onunla tanışana kadar, atölyeden hayatımdaki kimseye söz etmemeyi düşünüyordum. Bunu paylaşabilecek kadar kimseye karşı rahat hissedemiyordum. Söz edildiğinde basit bir şeymiş gibi gelebilirdi, ancak orası benim için her şey demekti. Annem demekti.

O günü atölyede Mark'la birlikte geçirmek beklediğimden de rüya gibi geçmişti. O inanılmaz biriydi. Her defasında birbirimizin farklı bir yönünü keşfettiğimizi ve birbirimizi her defasında yeniden sevdiğimizi görebiliyordum. İlk tanıştığımız günler yüzünde ve gözlerinde takındığı o donuk ve soğuk ifade, artık neredeyse yoktu. En azından benim gözlerimin içine baktığında, en sıcak güneşlerden bile daha çok ruhumu ısıtıyordu. Mark, hayatımda gördüğüm en aşık olunası adamdı.

Sabah erkenden bölümdekilerle ve koçla birlikte kampa gitmek için yola çıkmamız gerekiyordu. Uzun zamandır deli gibi sarhoş olmadığım gibi, perşembe günü ve gecesi de olabildiğince ayıktım. Sadece gün içinde Mark'ın nefesimi kestiği anların sanki sarhoş olmuşum gibi hissettirdiğine emindim. Onu yanımdayken bile deli gibi özlüyor ve her saniye arzuluyordum.

Cehenneme geldiğimde yine kendi alanım olan o büyük odama kendimi adeta kapatmıştım. Günün büyüsünü, babamın bir şekilde benimle muhatap olarak bozmasına izin veremezdim. Fakat yüz yüze gelmesek bile bir ara uyumadan önce kapım kilitli olduğu hâlde onu taciz edip bağırırcasına yine ileri geri konuşmuştu.

Ucunun Mark'a ve ailesine dokunmadığı konuşmalar neredeyse artık hiç yoktu. Sürekli Mark ve onun ailesiyle ilgili iğrenç be ağza alınmayacak şeyler söylüyordu. Bu insanlarla alıp veremediği neydi hiçbir fikrim yokken benimle bile yıllardır alıp veremediği şeylerin hiç bitmediğini anımsamıştım.

Her şey bir kenara tüm uykumu huzursuz eden birkaç cümlesi, olanca küfürlerimi saymama neden olmuştu.

-"Kilitli kapılar ardına saklanmak yeni alışkanlığın mı? Ha! Ezik herif!

-Bayan Jung ve kızına artık daha dikkatli davranacaksın duydun mu beni?!

-Yakın zamanda evleneceğiz. Bu evden siktir olup gideceksin eğer bir sorun çıkarırsan, duydun mu beni hey! Cevap ver!"

Söyledikleriyle kaşlarım çatılmıştı. Bu annem öldüğünden beri ilk kez biriyle evlilik planı üzerine konuşmasıydı. Diğer kadınlarla takılsa da, hiçbiriyle cidden evlilik düşünmemişti. Şimdikinin de farksız olacağına emindim. Sadece benim canımı sıkmak için konuşuyordu. Bunu başarıyordu.

-"O ibneyle takıla takıla böyle korkak bir ezik oldun. Senden ne beklenirdi ki zaten? Nasıl bir şans ki bu senin gibi ibne bir çocuk var başımda.

-Cidden bana ayak bağından başka bir şey değilsin. Üstelik bir ibnesin. O Mark denen herifle birlikte olduğun sürece sana gün yüzü yok Lee Donghyuck."

Academy of lovers | For Markhyuck Место, где живут истории. Откройте их для себя