18.Bölüm

385 28 42
                                    

Lütfen oy vermeyi ve düşüncelerinizi yorumlarda paylaşmayı unutmayın~

✨✨
💜
🌱





~




Bazen bazı hisleri anlatmanın imkânı yoktur. Kocaman dünyaya ve hayata sığmayan, hassas bir kalbi vardı Haechan'ın. Her ne kadar onu tanımayan ve sadece dışarıdan bakan biri bunu göremese de, bu inkâr edilemez bir gerçekti. Bazı insanların asla bu dünyaya ait olamayacak kadar güzel ve hassas bir kalbi olurdu, Haechan için de bu böyledi. O, özel biriydi.

O gece yaşadığı hissi tarif etmenin birden çok izahı olabilirdi. Kendini en özgür hissettiği bir anda birden bire okyanusun dibinde bulmuş gibiydi. Gözleri görüyordu, kulakları işitiyordu, dokunduğunda hissedebiliyordu. Ancak bedeni bu dünyada değil gibiydi. Bedeninde yaşadığı ani şok ve duygu patlaması onu daha önce hiç yaşamadığı bir hâle bürümüştü.

Mark'ın sözleri devamlı olarak zihnindeydi. Ses tonu, kelimelerin dudaklarından dökülüşü an be an kafasının içindeydi. Olayın verdiği şaşkınlıkla ve hislerin büyüklüğüyle ne yapacağını bilememiş ve Mark ı yalnız bırakarak mekândan dışarı atmıştı kendini. Dizlerinin titreyişi bir süre daha devam etmişti. Arabasına bindiğinde nereye olduğunu bilmeden sürmeye başlamıştı.

Şehri birkaç saat boyunca dolanmıştı. Bir süre sonra arabasını yolun kenarına çektiğinde dışarı çıkmış ve derin nefesler almaya ihtiyaç duymuştu. Ağlamıştı. Çok fazla ağlamıştı. Bedeni hassastı ve gözleri o kadar şişmişti ki yüzü kızardığında kendini sakinleştirmek istemişti. Ancak bu... zordu.

Tanımlayamadığı bu hislerin, gerçek aşk... ve gerçek sevgi olduğunu çok zor anlayabilmişti. Sevgisiz ruhu buna açtı. Ancak Mark'ın ani itirafı tüm duygu ve düşüncelerini yerle bir etmişti. Mutlu muydu? Korkuyor muydu? Hayal miydi hepsi anlayamıyordu. Kendi kendini ancak saatler sonra sakinleştirebildiğinde telefonuda çoktan kapanmıştı. Gecenin en koyu saatlerinde, gün sabaha dönerken eve geldiğinde artık her şeyi daha farklı hissediyordu. Bedenini büyük yatağa bıraktığında ağırlığını hissetmiyordu. Gökyüzünde gibiydi. Aşıktı, yalnızdı, korkuyordu, mutluydu, heyecanlıydı. Ama içini yeyip bitiren endişe, en her şeyin önüne geçiyordu. Kapısı açıldığında da bunu duymamıştı.

-"Bu saate kadar neredeydin sen?!

-Heey! Eve bu saatte gelmek ne demek oluyor?! Yine nerede sürttün- Şu hâline bak!.."

Demişti babası. Ancak Haechan, bu duyduklarına normalde olduğundan daha kayıtsızdı. Sinirlenmemişti. Tek düşündüğü Mark'tı. Zihni onunla doluydu.

-"O ibnelerin oğluyla mı birlikteydin yine?!.. Sana söylüyorum!"

Haechan bu cümleden sonra sinirleri bozulduğunda o tatlı sesi ve yüzüyle gülmeye başlamıştı. Saniyeler sonra karnında ağrı hissedecek kadar kahkaha atmaya başladığında, sesi tüm evde yankılanıyordu. Onu görmüyordu. Lee Sooman onun için yoktu. Mark'ın olmayan bedeni buradaydı. Sadece onu düşünmek istiyordu. Babasına hiçbir şey söylemeden kahkaha atmaya devam ettiğinde yavaş yavaş üzerindekileri çıkarmaya başlamıştı. Duşa girerek rahatlamaya ihtiyacı vardı. Gülüyor olsa bile yorgundu. Çok ağlamıştı ve gözleri kızarmıştı.

-"Sen kafayı mı yedin?! Ne yaptığını sanıyorsun!

-Bu sorumsuzluk ne!"

Adam konuşmaya devam ettiğinde Haechan hiçbir şey demeden sadece gülmeye devam etmiş ve yorgun bedenini duşa atmıştı.

Academy of lovers | For Markhyuck Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum