31.Bölüm

227 19 69
                                    


Veda edemiyorum,
O kadar zor ki...
💜🌠





~







Yeni bir sabaha uyanmak benim için bu kadar heyecanlı olabilir miydi, hiç tahmin etmezdim. Hayatımın son bir ayı tamamiyle cehenneme dönmüşken şimdi olduğum yer ve gördüğüm yüz, dokunduğum beden bana hayal gibi geliyordu. Amerikadan burada nasıl geldiğimi, onu nasıl bulduğumu ve ona ilk sarıldığım anı hatırlamıyorum. Aklım, hâlâ yerinde olmayabilir.

Sürekli hızla atan kalbim ve dudaklarımdan silemediğim gülümseme... beni bir aptala çevirdiği kesin. Haechan... benim tatlı bebeğim. Aşık olduğum yıldızım. Kalbimin her yerinde sevdiğim adam, ailem. Şimdiye kadar gelmediğim için, ikimize de bu acıyı yaşattığım için öyle pişmandım ki. Ne yapsam, kendimi nasış affettirsem, herkesten önce kendime... bunu bilmiyordum.

Dün akşam yaşadığımız her bir anın gerçekliğini hâlâ idrak edemiyordum. Burada gerçekten de korkarak gelmiştim. Belki yüzümü bile görmek istemeyecek, beni artık bir yabancı gibi görecek korkusuyla gelmiştim. Uçaktaki yolculuğum biter bitmez kafamdaki karmakarışık düşüncelerle direkt olarak Chenle'nin evine gitmiştim. Onu bulacağım ilk yer orasıydı. Ama gitmişti. Chenle ile konuşup Haechan'ın kaldığı evin yedek anahtarlarını aldığımda evine gittiğimde de yoktu. Onu bulabileceğim diğer yer ise sık sık gidip yürüdüğü nehrin kenarıydı.

Oradaydı, attığı güçsüz adımlar bile eskisi gibi değildi. Kolunu kaldırışından bile ne denli yorgun ve kırgın olduğunu anlayabiliyordum. Onu işte o kadar çok seviyordum. Bir süre onu izlemek zorunda kaldım çünkü titreyen bedenim ve durmak bilmeyen ağlayışım bana engel olmuştu. Birkaç adım ötemde yalnızken onu izlemek zor olmuştu. Bir ara onu otururken bulduğumda sonunda doğru zamanı fark edip yanına gitmiştim. Yanına yaklaştığımda attığım her adımda yere yığılacak gibi hissetmiştim.

Beni fark ettiğinde ilk başta gerçekliğimi anlayamamıştı. Fakat hayalim olduğunu düşündüğünde bile onu kaçarken bulmuştum. Ağlayarak hızl yürümeye başladığında korkmuştum çünkü Haechan ağladığında kendini kaybediyordu. Buraya gelmişken artık öylece, bir duvar gibi duramazdım. Chenle'nin söylediklerini hatırlamıştım o an. 'O seni bekliyor, her zaman bekledi.' Şimdi hızlı adımlarla kaçıyor olsa bile onun peşinden gittim.

Evde, suyun altında hıçkırıklarla onu ağlayarak bulmak... tanrım, hatırlarken bile kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Hiçbir şey, inanın hiçbir şey beklediğim gibi olmamıştı. Gözlerinde görmüştüm. Beni özlemişti, bana neden daha önce gelmedin diyordu bakışları. Beni hâlâ seviyordu. Bana sarılıyor ve ağlıyordu. Beni öptü ve benimle bitkin düşene kadar sevişti. Beni hiç suçlamadı. Beni seviyordu. Onu çok seviyordum. Birbirimizi deli gibi özlemiştik. Uyuduğu ana kadar kulağıma beni sevdiğini ve çok özlediğini sık sık fısıldamıştı. Haechan, benim dünyamın yıldızıydı. Kalbimin en güzel yerinde...

Gece, hatta sabahın ilk saatlerinde gözlerim artık kapanana kadar onu uyurken izlemiştim. Gerçek olduğuna inanmaya ihtiyacım vardı. Oda çok zayıflamıştı. Birbirimizden uzakken daha iyi olmamıştık. Bunu hem kendimize hem de etrafımızdaki insanlara karşı büyük hata yapmıştık. Ama insan kalbiyle hareket ettiğinde aklının varlığını unutur. Onun canı yanmıştı, ben ölmek istemiştim. Ama yine bizi toparlayan biri olmalıydı. Bu adımı attığım için mutluydum ancak bu kadar geç kaldığım için pişmandım.

Yeni güne uyandığımda kollarım arasında onu görmek hayal gibiydi. Her sabah hayal ettiğim gibiydi. Gülümsemiş ve dağılan saçlarında parmaklarımı gezdirmiştim. Haechan zaten hep tatlıydı. Ama uyurken daha masum ve çocuk gibi oluyordu. Öne doğru çıkan dudaklarına kısa bir öpücük kondurup çekildiğimde tadı ezbere bildiğim gibiydi. Biraz kıpırdansa da uyanmadığında, yavaşça yanından kalkmıştım.

Academy of lovers | For Markhyuck Where stories live. Discover now