30.Bölüm

272 18 43
                                    


UYARI!..
YETİŞKİN İÇERİK!








~

Selam sevgili dostlar~
Aslında bu bölüm veda bölümü olacaktı. Ancak bu kitap en sevdiğim hikâyem ve kalbimden bir parça. O yüzden ona veda etmek benim için çok zor olacak. Şimdilik emin değilim ama birkaç bölüm sonra veda edeceğiz.
Keyifli okumalar dilerim. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
Çok öpücük, Zeus💜

Markhyuck'la kalın🐻🐯


~




Han nehrinden kaldığım eve kadar nasıl geldiğimi asla bilmiyordum. Defalarca kez tökezlediğimde yere düşmemek için kendimi toparlamaya çalışmıştım. Eve girene kadar arkama hiç bakmamıştım. İlk başlarda onun sesinden adımı seslendiğini duyduğumu anımsasam da daha sonra tüm sesleri duymamaya başlamıştım.

Karanlık eve kendimi attığımda hızla yukarı kata çıkmış kendimi yatak odasına atmıştım. Yüzüm, gözlerim şişmişti. Islanmış yüzüm ve kızaran gözlerini durduramıyordum. Ağlayamıyordum bile, nefes alamıyordum. Hâlâ görüşüm net değildi. Başım dönüyordu. Sanırım yine bir krizin eşiğindeydim.

Üzerimdeki her şeyi titreyen ellerimle çıkardığımda kendimi duşun altına atmıştım. Bedenim yavaş yavaş ıslandığında zihnimin kendine geldiğine şahit olmuştum. Hayal görmüştüm, sürekli onu düşünmekten, ilaç kullanmaktan, devamlı uyumaktan ve düzgün beslenmemekten artık ciddi derecede hastalanmaya başladığımın farkında değildim.

Kollarımı bedenime sarıp, akan suyun altında çöktüğümde küçücük kalmıştım. Kendimi durdurmam gerekirken ağlamam şiddetlendiğinde belki de rahat rahat ağlamam gerekiyordu kendime gelmem için. Görüş açıma giren karanlık siluetle irkilmiştim. Saçlarıma dokunuyordu, elleri yüzümün her yerindeydi. Gözlerimin önüne düşen saçları çekmeye çalışıyordu.

-"Haechan!..

-Güzelim, yapma. Lütfen-

-Buradayım. Ben geldim. Benim, Mark!- Haechan, lütfen kendine gel, korkuyorum."

Ezbere bildiğim sesi kulaklarıma dolduğunda, önümde netleşen görüntüsüne bakmıştım. Üstündeki kıyafetler ıslanıyordu. Saçları yüzüne yapışmıştı. Ağlamam yavaşladığında onunda kızarmış olan gözleriyle karşılaşmak... canımı yakmıştı. Güzel yüzü karşımdaydı. Haftalar sonra ilk kez yanımdaydı, karşımdaydı. Elleri bedenimdeydi, ağlamamı istemediğini biliyordum. Canının acıdığını biliyordum. Benim için gelmişti, kilometrelerce uzaktan benim yanıma gelmişti.

Bana sarıldığında artık hıçkırıklarım daha da azaldığında, titreyen bedenimi kucaklayıp duşun altından çıkarmıştı. Üşümemem için elini uzattığında kapının arkasında olan siyah havluyu bedenime sarmıştı.

-"Bebeğim..."

Alnını benimkiyle yasladığında onun sesini duysam da, kokusunu nefesime doldursam da, dokunduğumda onu hissetsem de gerçekliğine inanamıyordum. Burada, yanımda olduğunun gerçeğini idrak edebilmem dakikalarımı almıştı. Tek kelime edememiştim uzun süre. Sadece güzel yüzüne bakmaya devam etmiştim. Hâlâ öyle yakışıklıydı ki.

-"Haechan, buradayım. Özür dilerim. Özür dilerim güzelim, çok üzgünüm- her şey için-"

Dediğinde yeniden sarılmıştı. Ağladığı ve göz yaşları akmaya devam ettiği için konuşurken burnunu çekiyor ve sesi titriyordu. Belli belirsiz bir sesle 'Geldin.' diyebilmiştim. Ne için özür diliyordu? Katil olan o değildi. Suçlu değildi. Asıl suçlu olan bendim. Bu kadar zaman kaçıp giden, yok olan bendim. Bunu bize yapan bendim, suçlu o değildi.

Academy of lovers | For Markhyuck Where stories live. Discover now