16.Bölüm

415 27 72
                                    

Bu şimdiye kadar, yazdığım en uzun bölümdü.

✨✨

💜



~




Gecenin yoğunluğu herkesin üzerindeyken yeni başlayan gün sakindi. Çalışanlar erkenden gelip evde henüz kimse uyanmadan her yeri temizlemiş ve toparlamışlardı. Haechan, Mark ın verdiği temiz ve kuru kıyafetleri üzerindeki ıslak kıyafetlerle değiştirdikten sonra, gitmek istese de Mark buna izin vermemişti.

Tekrar birlikte uyuduklarında bu kez Mark ın odasında bir anıları daha olmuştu. Beraber oldukları her yer farkında olmadan ikisine ait oluyordu. Haechan her ne kadar endişelenip Mark'ların evinden ayrılmak istese de, yaşadıklarının yorgunluğunu en iyi atacağı yerin Mark ın yanı olduğunu biliyordu.

Bu yüzden oda fazla itiraz etmemiş ve bir süre  sonra her ikisinin de düzenli nefes alış verişleri odayı doldurmuştu. Haechan, Mark la uyuduğu geceleri, yalnız olduğu gecelerden daha rahat uyuyarak geçirdiğine emindi. Bunu sesli olarak dile getiremese de bu adamın yanında, hiç olmadığı kadar farklı ve huzurlu hissediyordu. Heyecanlanan ve hızlanan nefesleri Mark'a dair her şeyin özel olduğunun da kanıtıydı.

Aslına bakılırsa Mark'ı daha ilk gördüğü anda her şeyin böyle olacağını ve bu noktaya geleceğini tahmin etmeliydi. İlk göz göze geldiklerinde bile, yoğun duygu yüklü bakışları her ikisinin yüzünden belli etmişti kendini. Her ne olursa olsun boynundan çıkarmadığı güneş kolyesi ise, Mark'ı zihninde ve kalbinde nereye koyduğunun izlerinden biriydi.

Gün öğleden sonraya dönerken Mark olabildiği en sessiz hareketleriyle kalkmış ve güne duş alarak başlamıştı. Haechan gerçekten yorulmuştu ve onun uykusunun ağır olduğunu biliyordu bu yüzden onu uyandırmamaya dikkat ederek işlerini hallediyordu. Dolabından seçtiği kıyafetleri yavaş hareketlerle üzerine giymeye başladığında, Haechan dan küçük ve tatlı mırıltılar işittiğinde, ona bakmıştı.

Mark, ilk kez büyük yatağında Haechan ın uyuduğuna şahit oluyordu. Uyurken, onun gerçekten de dünyanın en tatlı şeyi olduğuna emindi. Koyu renk saçları yastığın üzerinde dağılmış ve yüzü tüm sakinliğiyle uykuya teslim olmuşken ne kadar süre onu izlediğini fark edememişti Mark. Son zamanlarda, Haechan'ı uyurken izlemek, Mark'a en iyi gelen şeylerden biri olmuştu.

Üzerine tişörtünü giymeden önce belli belirsiz bir sesle, hafifçe odanın kapısı tıklayıp açıldığında, Mark bakışlarını oraya çevirmişti.

-"Hyung? Biraz gelebilir misin?"

Gelen Jeno'ydu. Ses tonu sakindi ama endişeli gibiydi. Dün gece olanlardan sonra oda etkilenmişti. Hatta Sungchan'da. Ancak Jeno, dün geceki ısrarından sonra bugün Mark'ın odasına gelerek, uyarıcı bir konuşma yapmakta ısrarcıydı anlaşılan. Mark, bunun üzerinde durmadan normal davranarak başıyla onayladığında, son kez Haechan a bakıp odadan çıkmıştı.

Büyük evlerinin geniş katında bulunan salon ve mutfağın giriş kısımlarının birleştiği yerde, meedivenlerin tam bitiminde küçük bir koridor vardı. Jeno orada duraksadığında Mark'ta neler olduğunu anlamaya çalışarak sorar bakışlarını kardeşine çevirmişti.

-"Hyung... bak- lütfen gergin olmamaya çalış olur mu? Hiçbir sorun olmayacak."

-"Neler oluyor? Neyden bahsediyorsun?"

Dediğinde, büyük salonlarından Lee Taeyong un sesi duyulmuştu.

-"Oğlum salon bu tarafta sanırım?.."

Academy of lovers | For Markhyuck Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz