33.Bölüm

260 16 106
                                    

UYARI!
YETİŞKİN İÇERİK.

Rahatsız olanlar bölümün sadece ilk yarısını okuyabilir.


Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın.
Çok öpücük,
Zeus💜🌠







~




Mark hesabı öderken bende lavaboya gitmek için masadan ayrılmıştım. Onunla biraz yalnız kalabilmenin farklı yollarından birini denemekten zarar gelmezdi. Bir süre orada oyalandığımda beni merak edip yanıma geleceğine emindim ve zaten öyle de olmuştu. Saçlarımı düzeltirken daha sonra da ellerimi yıkamış ve yanımda ellerini yıkayan kişinin çıkmasını beklerken Mark'ı tanımıyormuş gibi davranmıştım.

Loş ışıklı ortamda sonunda yalnız kaldığımızda bana neden gelmediğimi sormuş ve anlamaya çalışırcasına yüzüme bakmıştı. Dudağımın kenarındaki yarım gülüş ve ayartıcı bakışlarımla ne demek istediğimi ve ne yapmaya çalıştığımı anlamıştı. Birileri gelmeden onu kabinlerden birine soktuğumda kapıyı kilitlemiş ve bedenini kapıya yaslamıştım.

Gülümsemiş ve beklemeden yanaklarının her köşesine öpücük bırakmaya başladığımda o da gülmeye başlamıştı. Çok taylıydı ve onu yemek istiyordum. Tamam- elbette ben ondan daha tatlıydım ama benden sonra bir ortamdaki en tatlı kişi Mark'tı. Onun sevimliliğine dayanamazken yüzünün her yerini öpmeden duramamıştım.

Öpücüklerim boynuna indiğinde daha çok kıkırdamış ve beni durdurmaya çalışmıştı. En sonunda nefes almaya ihtiyacım olduğunda biraz uzaklaşmış ve ona gülerek bakmaya devam etmiştim. Gözlerinin içindeki gülümseme bedenimi ısıtmaya yetiyordu.

-"Ne yapıyorsun cidden- bu da nereden çıktı?! Kkkkk"

Diyerek sorduğunda gülmüş ve sesini biraz alçaltmıştı.

-"Çok tatlısın... Seni öpmeden nasıl durabilirim söylesene~"

Demiş ve onu utandırmıştım. Sexi ve ateşli hallerine de aşık olsam da bu sevimli halleri de başımı döndürmeye yetiyordu. Her hâlini çok özlemiştim.

-"Durmanı kim söyledi ki?.."

Bana verdiği cevabıyla ortamın rengini bir anda değiştirivermişti. Bakışları koyulaştığında yutkunmuştum. Onu istiyordum.

-"Dudaklarını istiyorum~"

Demiş ve yüzümüz arasında hiç mesafe bırakmayana kadar yaklaşmıştı. Derin sesi fısıltı gibi çıktığında beni istediğini söylerken nasıl öylece durabilirdim. Bakışlarım dudaklarına kaymış ve onu öpmek için adeta susamıştım. Dudaklarımı onunkilerle buluşturduğumda göz kapaklarımı da yavaşça kapatmıştım. Dudaklarımız hareket etmeye başladığında parmaklarım direkt olarak ensesindeki saçları bulmuş ve orada oyalanmıştı. Onu öperken daha çok içime çekmek istiyordum. Daha fazlası mümkünmüş gibi...

...

O anları bölen ve restorandan çıkmamıza neden olan şey tabii ki Mark'ın çalan telefonu olmuştu. Onu Chenle atmamıştı ve benim telefonum yanımda olmadığı için Mark'ı aramak zorunda kalmıştı. Sanırım artık telefonumu yeniden kullanmamın zamanı çoktan gelmişti yoksa birilerinden küfür ve azar işitmeye devam edecektim.

Chenle'nin büyük dairesine gitmeden önce, Mark biraz alış veriş yapmak istemişti. Daegal'i fotoğraflardan daha önce görmüştü ancak şimdi yeni tanışacaktı ve ona bir hediye almak istemişti. Onu elbette kırmamıştım ve söylediği gibi biraz mutfak için alış veriş yapmış, Daegal içinde küçük bir hediye almıştık. Tanrım... adam alış veriş yaparken bile tatlı- ve çekiciydi...

Academy of lovers | For Markhyuck जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें