3- Meyhanede Katliam

41K 3.5K 2.6K
                                    

Medya: Seyit Ali

Bölüm Şarkısı: Bozdoğan (türküyü açmanız gereken kısım geldiğinde dinlemenizi öneririm)

🍂

"Dondum" dedi yanımda kabanına sarılmış, ısınmak için hafifçe zıplayan Bahadır. Bir yandan da ellerine sıcak hava üflüyordu.

Korkut, Kubilay, Bahadır ve ben hep gittiğimiz bir Türk meyhanesine gidecektik. Hem son olaylardan sonra biraz kafamız dağılsın istiyorduk, hem de gerçekten sıkılmıştık. Ayrıca Türk karargahında Yunanlıların yakında sokağa çıkma kısıtlaması getireceği de konuşuluyordu.

Ben de çok üşümüştüm, açık kapıdan evin içine bakıp sinirle "Hadi!" diye bağırdım. Çok geçmeden üzerinde ince bir hırkayla Umay belirdi, suratı asıktı.

"Geliyoruz lan, bekleyin" diye bağırdı Korkut, yarım dakika içinde ikisi de kapının pervazında gözüktüğünde Umay "Ben neden gelemiyorum?" diye sordu, sesinde bariz bir isyankarlık vardı.

"Sana göre değil abim" dedi Kubilay, soğuk vücuduna birden vurduğu için hafifçe titredi.

"Siz benden utanıyor musunuz?" dedi birden, hepimiz duraksadığımız sırada kaşlarımı çattım. "Ne manasız bir sual bu? Nereden çıktı?" dediğimde çekinerek gözlerime baktı.

"Sizden küçüğüm, zayıfım ve güçsüzüm" dedi, sanki söylediklerini göstermek ister gibi ellerini iki yana açarak konuşuyordu. Bahadır söylediklerine gülecek gibi oldu.

Omuzlarını tuttum sıkıca. "Umay saçmalama, kardeşlerimden utanacak kadar şerefsiz miyim ben?" dediğimde, kısa boyundan dolayı alttan alttan utangaç gözleriyle bana bakıyordu. "Ayrıca o kadar şerefiz olsam Korkut abinden utanırdım"

Korkut'un postallarını giyen elleri duraksadı. Bakışlarını suratıma dikti. "Konu nasıl bana geldi?"

Onu umursamadan gülerek tekrar Umay'a döndüm, o da gülümsüyordu şimdi. Umay benden üç yaş kadar küçüktü, ayrıca Umaydan sonra içlerinde en küçükleri bendim. Ama hem fiziksel hem de mental olarak daha olgun olduğum için öyle görmüyorlardı beni.

Uzanıp açık kahve saçlarını öptüm. "Bir daha da böyle lakırdılar etme, hadi içeri gir şimdi" dediğimde uslu bir şekilde kafasını sallayıp o da ince kollarını sıkıca boynuma doladı.

"Geç kalmayın ama, dikkat edin" dediğinde bir elimi beline sardım, kafamı salladım ama göremeyeceğini fark edince "Merak etme aslanım" diye mırıldandım. Geri çekildiğinde daha iyi duruyordu, bu beni biraz daha rahatlattı.

Hepimiz evden çıktık ve o tanıdık meyhaneye doğru ilerledik. Evdekilere haber vermemiştim, zaten uzunca bir süredir çok nadiren gidiyordum eve. Genelde Kubilay ile kalıyordum, onun evi ayrıydı. Babam harp'de şehit düşmüştü, o da askerdi. Annemi hiç tanımamıştım zaten, ondan sonra bana amcam Mesut sahip çıkmıştı. Kardeşinin emaneti olduğum için.

Bir tane de oğlu vardı, Kıraç. Eve gitmememin en büyük sebeplerinden birisi şüphesiz kindar ve gaddar oğluydu. Evde bir de Kıraç aşığı bir babaane olunca tamamen soğumuştum.

Yakın olduğu için faytona binmek yerine yürümeyi tercih ettik. Aslında ben diğerlerini biraz zorladım, bu saate bir de fayton bulmak çok zor olacaktı. Hem temiz hava alırdık.

"Karargahtan haber aldınız mı?"

"Hayır" diye yanıtladı Bahadır. "Asker miyiz o bile belli değil, çağıran da yok" dediğinde konuya dahil olmak yerine ayağımın altındaki küçük taşı tekmeleyerek ileri gitmesini sağladım.

işgalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin