53- Yunanistan

26.6K 2.3K 1.5K
                                    

Bölüm Şarkısı: Nil Karaibrahimgil, Benden Sana

Keyifli Okumalaaar...

- 2 hafta sonra -

Şu an da nerede miydik? Bodrum da değildik, hayır kiraladığımız araba ile bodruma gelmiştik fakat burada geçirdiğim zaman iki saat ile kısıtlıydı.

Bodrumda ki teknelerden birisine binmiş ve yunan adalarına girmiştik. Yunanistandaydım resmen, kaçak girdik diye bağırsam da Leon ısrarla sorun olmayacağını söylüyordu.

Nasıl sorun olmazdı? Az sonra terörist ilan edilip parmaklıklar arasına kapatılabilirdim. Ama yanımdaki sarışın öyle rahattı ki ben gerilince bir de bana kızıyordu.

Üzerimdeki beyaz, salaş gömleğin kollarını dirseklerime kadar kıvırırken tüm o gerginliğime rağmen kısık gözlerimle etrafa baktım, yalan yoktu aşırı güzel bir yerdi burası.

Elimdeki baskı arttığında ona baktım, elimi tutuyordu sıkı sıkıya ve ben ilk defa onunla el ele yürüyordum. Bazı insanlar bize baksa da çok üzerimizde durmuyor, öylesine bir bakış atıp geçiyorlardı. Parmağımızdaki iplerin yerini Leon'un seçtiği alyanslar almıştı, gram yadırgamadan takmıştım bana getirdiğinde.

"Leon" diye mırıldandığımda bana baktı yürümeye kesmeden. Yüzündeki ifade gülümsememi sağladı. Uzun zaman sonra iyi gözüküyordu.

Bende ona gülümsedim. "Eğer tutuklanırsam senin ağzına sıçarım, kabusun olurum"

Dudaklarının arasından bıkkın bir nefes verdi. "Hiçbir şey olmayacak" dedi rahatça, o sırada sokağın ortasında bir seyyar satıcı gördüğünde beni oraya doğru çekiştirdi. Kolye satıyordu, deniz kabukluydu çoğu.

"Seç hadi, rezervasyonumuz var restoranta gideceğiz sonra" dediğinde sırıtarak kolyelere bakmaya başladım. Leon benim seçmeme izin vermeden gözüne kestirdiği bir kolyeyi uzun parmaklarıyla alıp boştaki esmer boynuma koyup baktı. Kafasını hafifçe sağa doğru eğip sırıttığında bende sırıttım.

"Ne oldu?"

"Alıyoruz bunu" diyerek o kolyeyi boynuma nazikçe taktı ve geri çekilmeden önce dudaklarını boynuma değdirip derince öptü. Parasını ödedikten sonra oradan uzaklaştık yavaşça oradan.

"Çok güzelmiş burası, baksana evlere" diye mırıldandığımda denizin kıyısındaydık. Hafifçe esen rüzgar yarısı çıplak göğsüme vuruyordu. Leon'un da önümdeki çıplaklığa baktığını hissettim.

"Kapat önünü" dediğinde yan yan yüzüne baktım. "Sanane be"

"Kapat, göğsün tamamen ortada resmen. Kapat lütfen" gözlerini kısıp çıplak sayılan göğsüme baktı ve yüzünü buruşturdu. Daha çok konuşmasın diye bir iki düğmesini iliklediğimde asık suratı düzeldi.

Sırıtarak karşı kıyıyı gösterdim.

"Bak, orası Bodrum" dedim. "İki ülkeyi ayıran tek etken bir deniz bir de insanlar"

"Nereyi daha çok sevdin?" diye sorduğunda ona baktım, karşı kıyıya bakıyordu o da. Omuzlarımı silktim. "Vatanımı tabii ki" diye mırıldandım, ona doğru suratımı eğdiğimde bakışları bana döndü.

"Sen neredeysen oradayım, yerin bir önemi var mı?"

"Sen var ya..." dedi keyifli bir gülümseme dudaklarını esir alırken. "Sen bana fena yanmışsın ha"

Dudaklarımdan gür bir kahkaha çıkarken, sokaklarda olmamızı ilk defa umursamadan yanaklarını kavrayıp dudaklarını öptüm hızlı hızlı, bir eli anında belimi kavrarken beni kendine daha çok bastırdı ve açlıkla saldırdı iki et parçasına.

işgalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin