39- Ölüm Oyunu

29.1K 2.7K 2.1K
                                    

Bölüm şarkısı bölüm sonunda, dinlemeden geçmeyin...

Yazardan.

Küçücük, rutubetli bir odada bağlı dört kişiydiler, hepsi belinden duvara zincirlenmişti ama duvarın uzunluğu birbirlerine ulaşmalarına izin verirdi. Birbirlerini öldürmelerine...

Seyit Ali tam karşısında, dikkatle bir şeyler düşünen sevgilisine baktı. İçerisi soğuk olmasına rağmen o, terliyordu. Düşünüyordu, kırtuluş için bir bilet arıyordu.

Odadaki herkes farkındaydı, güneş doğana kadar zamanları vardı ve şafağın sökmesine çok fazla zaman kalmamıştı.

Ali, bakışlarını Leon'dan ayırmıyordu. Aklı durmuş gibiydi, düşünemiyordu.

"Sabah olacak" dedi Leon'un yanındaki tanımadığım adam. "Hepimiz öleceğiz yoksa.." derken bakışları direkt Ali'nin üzerindeydi. En kolay lokma onu görmüştü.

Ali'de ona aynı öfkeli bakışlarıyla karşılık verirken Leon'un kolunun yaralı olduğunu anlamamaları için dua etti, eğer anlarlarsa ikisi de üzerine saldırırdı.

Kuzeni Kıraç, kendi hayatını kurtarmak için kendisini düşünmeden elleriyle boğardı, Ali bunu biliyordu. Bu yüzden vicdanını da duygularını da bir kenara atmıştı, mantığı dahi Leon diye bağırırken başka kimseyi düşünmeye niyeti yoktu.

Leon bakışlarını kaldırıp yanındaki bedene diktiğinde o adamın bakışları direkt olarak Ali'nin üzerindeydi.

O adam birden yerinden kalkıp Ali'nin üzerine doğru atılmak istediğinde Leo yaralı koluyla hızla o adamın zincirini kavrayıp kendine doğru çekti ve saçlarını kavrayıp sertçe kafasını taş duvara vurdu.

"Bir daha yerinden kıpırdarsan gözlerini oyarım" diye tıslayıp tekrar kafasını taş duvara vurduğunda Ali gözlerini kapattı.

Kıraç'ın kendisine doğru yaklaştığını hissettiğinde tüm bedeni gerildi. Onu neden buraya getirmişlerdi bilmiyordu belki de tek akrabası olduğu için Leon'u ona tercih edemeyeceğini düşünmüşlerdi ama her şeyin sebebi Ali'nin Leon'dan istediğim şeydi... General oğlunun kendi vatanına bir Türk için ihanet ettiğini öğrenince kafayı yemişti.

"Seyit" diye fısıldadı Kıraç. "Bu Yunan tohumu diğerini yavaşlattı, ikimiz bir olursak onu yıkarız"

Ali gözlerini yavaşça aralarken yanında duran tanıdık simaya döndü. Sevgilisine bakıyordu. "Bak kolu yaralı..." diye fısıldadığında bakışlarım hızla Leon'un kumaşın üzerine çıkmış kana kaydı, zincire asılırken zorlamış olmalıydı.

"Seni öldürürüm Kıraç" dedi Ali tok sesiyle, kuzeni şaşkınlıkla ona dönerken Ali yavaşça parmaklarını onun zincirine doladı. "Yemin ederim seni öldürürüm, bakışlarını onun üzerinden çek!"

"Ne diyorsun lan sen!" diye yükseldiğinde dişlerini sıktım. "Öleceğiz yoksa hepimiz, anlamıyor musun!"

"Geber lan o zaman!" diye bağırdığında bu sefer Kıraç Ali'ye doğru yöneldi. "Senden başlarım o zaman kuzen" dediğinde Kıraç elinin eklem yerlerine doladığı zincir ile hiç acımadan suratına sert bir yumruk attı. Ali yüzünde hissettiği yoğun acı ve başındaki ağrıyla bir an afallarken onun ikimci darbesine de karşı koyamadı.

Leon hızla oturduğu yerden ayaklanıp büyük, yakıcı bir öfkeyle Kıraç'ı yakaladı kendine doğru çekti ve sırtını duvara dayadı.

"Boğularak mı ölmek istersin yoksa gözlerini mi çıkarayım?" Kıraç ondan kurtulmak için hareket etse de Leon öyle güçlüydü ki yaralı olmasına rağmen elinden kurtulamıyordu.

işgalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin