36- Patlayan Silahlar

46.6K 2.9K 3.7K
                                    

Bol bol küfür yiyeceğim bir bölüm ile daha merhaba...hakaret yedikçe mutlu oluyorum anasını satayım.

Keyifli okumalaaar...

Keyifli okumalaaar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Islak saçlarımın arasında parmaklarımı gezdirirken huzurlu bir ifadeyle uyuyan adama baktım.

O geceden sonra koca bir günü daha aynı şekilde devirmiştik neredeyse ve bu döngü sarı çiyan yorgunluktan uyuyakalana dek devam etmişti. Kendim sıcak suyla yıkamıştım ve onu da temizlemiştim fakat asıl kirli olan bendim. Onda pek bir şey yoktu, hayvan.

Yürürken ciddi bir ağrı vuruyordu belime, keskin bir ağrıydı ve hareketlerimi çok kısıtlamıştı. Hem ilk seferimiz olduğu için hem de Leon çok sert olduğu içindi bu, biliyordum.

Kaşlarım çatıldı. Acıyı neden ben çekiyordum anasını satayım, bu kibarcık neden huzurlu huzurlu uyuyordu? Ani bir öfkeyle elimi kaldırıp hafifçe alnına vurduğumda yüzünü buruşturup arkasını döndü, sırıttım. Bu böyle yürümezdi, o ne hissettiyse ben de hissetmek istiyordum.

Eliyle yorganı aradığında sönmüş şömine yüzünden üşüdüğünü anlayarak ahşap parkeye düşmüş pikeyi dikkatle çıplak bedenin üzerine serdim, gidip odun alsam iyi olacaktı. Üşüyordu, hem de teri üzerinde kurumuştu. Hasta olabilirdi.

Yavaşça oturduğum yerden kalktım ve boynumda duran havluya dokunmadan yeni yıkandığım için henüz nemli olan göğsüme Leon'un kıyafetlerinden birisini geçirdim. Islak saçlarımı boynumdaki havluyla hızla kurulayıp koltuğun kol kısmına astım ve masanın üzerinde duran silahı aldım.

Evden ayrıldığımda bu sefer öncekine göre daha büyük ve kuru odunlar aradım. Ayrıca sürekli çıkıp toplamamak için bu sefer daha fazla zaman geçirmem gerekti dışarda, yeterli olduğuna ikna olunca eve doğru ilerlemeye başladım.

Dikkatimi yine aynı postal izleri çekti, duraksadım. Kesinlikle benim ayak izlerim değildi ve Leon dün geceden beri yanımdan ayrılmamıştı. İzleri takip ederken doğruca bizim evimize doğru gittiklerini görmek afallamamı sağladı.

Sabahın ilk saatleri olduğu için henüz güneş açmamıştı ve havada donuk bir soğuk vardı. Ayrıca sisliydi ve henüz kararmamış bulutlar kaplamıştı, yağmur geliyordu.

İzler tam olarak ahşap evimin penceresinin önünde bitiyordu, o kadar derindi ki oradaki izler her kimse uzun bir süre orada durduğunu söyleyebilirdim. Ve henüz tazeydi, yoksa izler bu denli taze kalmazdı.

İzler daha sonra ormana doğru ilerlemişti. Buz kestim, birisi evimizin camından bizi izlemişti.

Elimdeki odunlar yeri boylarken büyük adımlarla eve girdim. Aynı anda korkuyla "Leon!" diye bağırdığımda henüz yer yatağında yatan beden birden olduğu yerde doğruldu..

Bakışları aniden beni bulurken uykusu tamamen dağılmış gibiydi. "Ne oluyor?" dedi boğuk sesiyle, yattığı yerden kalkıp oturur pozisyona geldiğinde "Postalların nerede?" dedim sertçe.

işgalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin