8- Mavi

36.4K 3.3K 2.7K
                                    

Şarkı: Figen Genç, Nazende Sevgilim

"Her erin bahtına, bir güzel düşer..." Çatlak dudaklarımın arasından mırıldandığım şarkı, boş hücrede yankılanıyordu. "Sen de tek menim yadıma düştün, nazende sevdiğim yadıma düştü"

Yunan askerleri susmam için sertçe demir kapıya vurduğunda dudaklarım kıvrıldı, umursamadan devam ettim.

"Böyle bir üzgünüm yadıma düştün, Nazende sevdiğim yadıma düştün" tekrar vurdular kapıya "Epivallo siopi!" diye bağırdı. (sus!)

Birden askerlerin bağırtıları ve vurmaları kesildiğinde gözlerimi kapatıp o kafamda dolanan melodiye devam ettim. "Gözlerim yoldadır, kulağım seste. Seni unutamam ben son nefeste"

Mavi gözlerimi araladığımda demir parmaklıklarının ardında beni izleyen sarışın adama baktım. Umursamadan gözlerimi mavi gökyüzüne diktim tekrar.

"Ey ceylan bakışlı, boyu deste. Ey taze sevdiğim yadıma düştün, nazende sevdiğim yadıma düştün"

Arkasındaki duvara yaslandığını göz ucuyla gördüm. Gözlerimi kapattım. Son defa ezberimdeki mısraları tekrarladım.

"Ey taze sevdiğim yadıma düştün, nazende sevdiğim yadıma düştün"

Dudaklarımı birbirine bastırdım, hücrenin içi sessizdi şimdi. Bir süre o sessizlik bozulmadı, yüzümde gezinen bakışlarını farkındaydım. Gözlerimi açmadım.

Güneş batacaktı, karanlık çökecek ve tekrar doğacaktı. Daha sonra benim dünyam mütemadiyen kararacaktı.

"Yemeğini yememişsin" dedi, bakışlarımı araladım. Dokunmadığım yemek ve suya baktım.

"Arkadaşlarıma yemek verdiniz mi?" diye sordum. Cevap vermediğinde kuru dudaklarım kıvrıldı. Vermemişlerdi.

Adım seslerini duydum, yanıma gelip benim gibi soğuk zemine oturduğunda afallamayla kafamı hafifçe kaldırıp ona baktım.

Bana bakmıyordu, keskin çene hatlarını görüyordum. Doğruca karşısındaki pis, gri duvara bakıyordu. "Yemeğini ye" dedi.

Güldüm alayla. Yarın öldürüleceğimi farkında mıydı bu? Ölü toprağın altına tok girsin gibi bir adetleri olabilir miydi acab?

Bu ısrarı anlamsızdı. Cevap vermedim.

Sonra birden üniformasının iç cebinden kırık bir ayna çıkardı. Kaşlarımı çattım, sanki büyük bir aynadan el yordamı ile kırılmış gibiydi. Enine uzanıyordu, bana doğru uzattı.

"Bunu neden bana veriyorsun?" diye sordum, hiçbir şey umurumda değildi ama o askerlere karşı hissettiğim öfke geçmedi. Yine de sesimi sinirli çıkaramadım ona karşı.

"Denizi görmek istiyorum dedin" diye mırıldandığında bakışlarım yüzümün hizasında tuttuğu aynaya kaydı, kendi gözlerimle karşılaştım. "Ben de sana denizi getirdim"

Bir gözüm kapanmıştı, bir süre mavi gözlerime baktım yüzümün hizasında tuttuğu kırık aynadan.

"Sağ ol sarışın" diye mırıldandım, gördüğüm kadarıyla yaralarıma bakarken. Bir gözüm kapanmış ve morarmıştı. Açılan kaşımdan akan kan çeneme doğru akıp kurumuş olmalıydı. "Böyle pis bir deniz görmemiştim, hiç İzmiri'min denizlerine benzemiyor" dedim hafifçe gülerek.

O, sert ifadesini hiç bozmadan benim gibi aynaya yansıyan gözlerime baktı. Bakışlarımın sulandığını hissettiğimde o parlaklık aynaya yansadı, hızla gözlerimi yumup kafamı arkamdaki duvara geri yasladım.

işgalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin