34- Yuva

46K 3.4K 5.6K
                                    

Çok uzun bir bölüm... bol bol yorum yapın. Keyifli okumalar gencolar...

Güvertedeydim. Hafif bir soğukluk vuruyordu bedenime ama iskeleye yanaşırken gördüğüm görüntü bedenimi öyle ısıttı ki sert bir soluk aldım.

İzmirdeydim. Gemi kıyıya doğru yanaşırken kordon boyu yürüyen insanlar bize öylece bakıp önüne dönüyordu. Evimdeydim. Bu hissi tanımlayamazdım, yazamazdım ve anlatamazdım... aylarca bir daha buraya ayak basamayacağımı düşünerek savaşmıştım. Şimdi buradaydım, tüm dostlarım, arkadaşlarım buradaydı.

Belimde hissettiğim kollarla derin bir nefes aldım. Ailem yanımdaydı.

Leon gözükmememiz için kollarını varla yok arası bir şekilde belimde dolaştırdığı sırada kafamı yavaşça arkaya doğru çevirdim, yüzünü görmek için. Burnunu boynuma sürttü.

"Çok özledin galiba deli yürek? Bana daha böyle bakmadın da" dediğinde gözlerimi kapatıp güldüm.

"Vatan farklı gönül işi farklı" dediğimde belimi okşayan eli duraksadı, beni kolumdan tutup birden kendine doğru çevirdiğinde koluna tutundum.

"Gönül işi mi?" dediğinde çatılan kaşların baktım fakat kaşlarının aksine dudakları kıvrılmaya hazır duruyordu. "Ben gönül işin miyim yani?"

Omuzumun üzerinden kordona bakmaya çalıştığımda çenemden tutup tekrar ona bakmamı sağladı. "Ben konuşuyorum"

"Birisi görecek" dedim huzursuzca, yanaşmıştık neredeyse. Bizi kolayca görürlerdi, Leon bunu dememle gözlerini arkama çevirdi ve bir kaç saniye etrafı süzdü.

"Merak etme" dedi bana doğru yaklaşırken, gözleri bende değildi ama. "Görseler de bir şey yapamazlar"

"Bir gün kendine olan bu güvenin bizi ipe götürecek, tedbirli olmak her zaman faydalıdır"

"Tedbirli olamasan da sorun değil, anladın mı?"

"Leon" dedim nefesimi sertçe dışarı üflerken. "Bu inatçılık yapacağın bir konu değil, görülemeyiz. Biliyorsun"

"İnatçılık yapmıyorum" dedi ama bedenini bir milim bile oynatmadı. "Ben buradayken sana hiçbir şey olamaz"

"Peki sen?" diye sorduğumda bakışları bir an donuklaştı. Yüzünü sıcak bir ifade kaplarken bir anlığına bana doğru yaklaşıp burnunu burnuma sürttü. Gözlerimi kapattım.

"Sen beni korursun" dediğinde yeşil gözlerine baktım derince. Canımı da verirdim, ölürdüm ve öldürürdüm. Leon'u daha iyi anlamaya başlamıştım.

"Korurum" dedim tereddütsüzce.

"Yaa" dedi gülerek, aynı alaycılığına kavuştuğunu anladığımda o ciddi hava kayboldu ve gözlerimi devirdim. "Nasıl korursun peki? Anlatsana..."

Elimi göğsüne yaslayarak kendimden ayırdım onu. "Zevzek" diye homurdandığımda güldü, bir elini birden yanağıma koyup dudaklarını sertçe sol yanağıma bastırıp sıkıca öptüğünde gözlerim büyüdü. Saniyesinde geri çekildiğinde yanağıma vuran soğukluğu hissederek hızla iyice yaklaştığımız limanı kontrol ettim.

Boşa konuşuyordum resmen...

"Hiç dinlemiyorsun" dedim ters ters. "Sözümü dinle biraz, yapma diyorsam yapma"

"Birbirimize sözümüzü dinletmek istediğimiz durumlar çok farklı" dedi muzip bir ifadeyle. "Dün akşam ne güzel dinlemiştin beni, hatırlıyor musun?"

Kaşlarım çatılırken dün akşam banyoda olanları hatırlamak suratıma kanın oturmasını sağladı. Dün bir şeyler yapmıştım ama ne yapmıştım hiçbir fikrim yoktu. Tek bildiğim beni etkilediği oldu, gözlerimi kaçırdığımda tekrar bana uzanmak istedi ama kolunun altından çevik bir hareketle geçerek iç tarafa doğru ilerledim.

işgalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin