27- Direnişin İlk Lekesi

39K 3.3K 3.5K
                                    

Medya: Seyit Ali

Şarkı: Yaşlı Amca, Yıldızlara Bak
Teoman, Rüzgar Gülü

Keyifli okumalar dostlar!

Keyifli okumalar dostlar!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sabah Leon daha uyurken kalkıp gitmiştim.

O soğuk tenine rağmen öyle bir sıcaklık yayıyordu ki içime, düşündükçe içim bir hoş oluyordu, kötü oluyordum.

Onu öyle hoyratça öpmek düşündüğümden daha güzeldi, sonra o kağıdı bulmuştum. Tüm o güzelliklere perde çekmek zorunda kalmıştım.

Ama bazı şeyler olmak zorundaydı, yaşanmak zorundaydı. Vatanım için her şeyi defa ederdim. Analar oğullarını feda ediyordu, aileler gencecik kızlarını feda ediyordu, gencecik erler kanları ile suluyordu toprağı. Ben mi edemeyecektim? Ederdim.

Avuç içimdeki kağıt parçasını avuç içimde parçalamak ister gibi sıktım, tek umudum o teslimat ile ilgili olmamasıydı ama öyle olsa bile ondan habersiz o kağıt parçasını alıp evden ayrıldığımı öğrenirse bana kızacaktı, öfkelenecekti. Kırılacaktı bana.

Leon'un öfkesi beni bu hayatta korkutan nadir şeylerden birisiydi belki de... Korkutucuydu, zararlıydı, yıkıcıydı... Öfkesinin sebebi olmak üzücüydü.

Teslimat ile alakalıysa ne yapacaktım. Albay Ferdiyle bir görüşme yapmak zorunda kalacaktım öyleyse, nasıl bir yol izleyeceğimi bilmiyordum. Kafam allak bullaktı, böyle arada kalacağıma ölmeyi yeğlerdim.

Bu isteğim pek imkansızda değildi, duyduğuma göre geçenlerde Hacı İlyas Tepesinde bir direniş başlamıştı, harbe doğru gidiyorduk. Benim gideceğim yol da belliydi, Leon'a böyle davranarak ona kötülük mü yapıyordum? O benim gibi ölmezdi, o uzak bir tepenin üzerinde atının kayışlarını sıkıca tutarken izlerdi kan döken askerleri.

İzlesindi. Ona zarar gelmesini istemezdim, kanım dökülebilirdi. Ben bundan iftihar ederdim.

Güldüm kendi kendime, belki de o harpte ondan gelecek bir emirle ölecektim, nasıl bir karambolün içinde tıkılıp kalmıştım ben? Ne tarafa dönsem o taraf uçuruma çıkıyordu.

Tam o sırada Korkut'un evinin önüne geldiğimde sert bir soluk alıp cebimdeki anahtarla eve girdim. Konuşma seslerini duyuyordum.

"Andre!" diye kızıyordu Korkut. "Lan bassana bacağının üzerine, fırlatacağım şimdi camdan seni"

"Basamıyor ben, basamıyor!" diye bağırdı ağlamaklı sesiyle. "Canım acıyor"

"Hay senin canına ben..."

Salona girdiğimde gördüğüm görüntüyle kaşlarım havalandı. Korkut bir eliyle Andre'nin belini kavramış, ağırlığını üzerine doğru almış onu yürütmeye çalışıyordu.

işgalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin