15- Kırık Cam

36.1K 3.3K 1.3K
                                    

Medya: Ali

Soğuk bir yerdeydim, bedenim ıslaktı ve hafif bir esinti olmasına rağmen çok üşüyordum. Ellerim tahta bir sandalyenin arkasına bir urganla bağlanmıştı, gözlerim kapalıydı ve ne kadar zaman geçti bilmiyordum ama uzun bir süredir bu yerde tek başıma duruyordum.

Saatlerdir elimdeki ipleri gevşetmeye çalışıyordum ve o ince ipleri hatrı sayılır bir şekilde gevşetmiştim.

Hiçbir ses yoktu ve kafayı yiyecek gibiydim. Bedenim öfkeden alev almıştı, aşırı sinirliydim. Ensemdeki yaranın acısını bile hissedemiyordum bu öfke yüzünden. Ben buradan kurtulurdum, kurtulurdum kurtulmasına ama beni bu hale getiren orospu çocuğunu kim kurtaracak bilmiyordum.

Dudaklarımın üzerindeki kumaş parçasını dişlerim ile sıktım, o saniyeler içinde duyduğum adım sesleriyle olduğum yerde dikleştim.

Tahta kapı gıcırdayarak açıldı, tek bir kişi değildi. Eğer doğru duyuyorsam iki kişiydiler.

"Uyanmışsın" dedi aynı aksanlı ses "Bir ara hiç uyanmayacaksın sandık, uyuyan güzel" dediğinde çoğul konuşması kaşlarımın çatılmasını sağladı.

Adım sesleri tam önümde durdu ve nasırlı bir el ağzımdaki kumaş parçasını boynuma indirdi. "Siz seçin" dedim ağzım açılır açılmaz.

"Anlamadım?" dedi adam.

"Hangi uzvunuzu koparacağımı siz seçin, böyle de yüce gönüllü bir adamımdır" dediğimde histerik bir ses çıkartarak güldü.

"Türkler.." dedi gülmelerinin arasından "Bu cahil cesaretiniz sizi hep ölüme götürüyor, yazık"

Tam önümde diz çöktüğünü hissettiğimde gerildim, bir elini dizime koyup sıktığında tam önümde diz çöktüğüne emin olmuştum. Aklıma gelen fikir ile hafifçe olduğum yerde dikleştim.

"Amacınız ne?" diye sorduğumda aynı kalın aksanlı ses "Benim amacım belli. Sen ölme diye arkadaşlarımı öldürdüler, bende senin nefesini keseceğim" dediğinde kaşlarımı daha da çok çatıldı, korkunun emaresi bile yoktu bedenimde, sadece düşünmem lazımdı.

"Kim asıldı lan benim yerime!" diye bağırdım, sesim odada yankılanıp bana geri çarptı. "Sen o geceki orospu çocuğusun değil mi?" dedim ve hiç beklemeden kafamı sağ omzuna geçirdim. Acıyla bağırdığını duyduğumda dişlerimi sıktım.

O gece omuzundan vurduğum adamdı.

Saniyeler içinde karnıma atılan yumrukla öne doğru büküldüm, kabanımın cebinden göğsüme bir şey battığında yüzümü buruşturdum. Daha nefeslenemeden sırtıma dirsek geçirdiğinde öne doğru biraz daha büküldüm. Göğsüme batan şeyin baskısı arttı.

Kaşlarımı çattım, Leon'un bana verdiği kırık aynaydı. Kabanımın iç cebinde kalmış olmalıydı, çıkartmamıştım.

"Şuna ne soracaksan sor" dedi o adam, sesindeki öfkeyi duyabiliyordum "Sonra bitirelim işini, Andre"

Andre.

Bedenim öfkeden titrerken kafamı birden kaldırıp sanki görebilir gibi onlara bakmak istedim.

"Entaxie" dedi tanıdık ses. (tamam)

Adım sesleri duydum tekrar. "Sen çık" dediğinde aralarında Yunanca bir kaç konuşma daha geçti ve tekrar duyulan ayak seslerini, kapanan kapı sesi takip etti.

Şimdi sadece ikimiz vardık.

"Sana tek bir soru soracağım" dedi, yoğun aksanlı sesindeki öfkeyi alabiliyordum. "Üsteğmen ile aranda ne var?"

işgalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin