4

340 41 18
                                    

Baekhyun kıpkırmızı oldu, öfkeli bakışları kısıldı. "Yalan söyl-"

" Ah, bırak artık şu inadı!" Chanyeol, müşterilerin mantıksız taleplerinden çok yorulmuştu. Bir de ensesinin dibinde bir Byun'un nefesini hissetmek istemiyordu. "Gerçekten yanlışlık yapılmış, hepsi bu. Berlin'de bir Byun olduğundan bile haberim yoktu."

" Tüm aile bireylerinin New York'da olduğunu ve ağabeyimle görüşmelerin devam ettiğini sanıyordum."

"Ne görüşmesi?"

"Kız kardeşim onu reddetmişti..."

"Şirket devirlerinin bu kadar basit olduğunu sanmam. Ama içtenlikle söyleyebilirim ki benimle hiçbir ilgisi yok. Park Şirketiyle işim olmaz."

Baekhyun hayretle tek kaşını kaldırdı. "Ama yine de Park Berlin'i yönetiyorsun."

Bu da Chanyeol'ün kabul ettiğine hala inanmakta güçlük çektiği bir durumdu. Nedenini ise düşünmek istemiyordu. Tekdüze bir sesle "Evet, yönetiyorum," dedi.
"Ama sadece festival süresince."

Baekhyun "Demek Park'Iar bu kadar yakınlar," diye yorum yaparken Chanyeol'ü ilgiyle süzdü.

Chanyeol gerildi. Yakın mıydılar? O da öyle sanmıştı. Bir zamanlar.
İfadesizce "Biz aileyiz," dedi. "Tıpkı Byun'lar gibi."

Baekhyun dudaklarını büzdü. Bir süre birbirlerine baktılar. İçlerinde öfke ile birlikte başka bir şey daha kaynadı. Chanyeol'ün itiraf etmekte isteksiz olduğu ama kolayca isimlendirebileceği bir şey: cinsel çekim.

Kişiliği bir yana, Byun Baekhyun hoş bir adamdı. Güzel, canlı ve seksi bir adam, öfke kıvılcımları yanan gözleri, kızarmış yanakları ile hem kızgın hem de tahrik olmuş görünüyordu.
Belki de ikisi birden.
Chanyeol, kendisinin de öyle olduğunu biliyordu. İçinde bulundukları durumun o çekimin sonuçlarını göstermeye uygun olmadığını bilerek huzursuzca kıpırdandı. Kararını vermiş bir tavırla "Hemen başka bir oda ayarlanmasını
sağlayacağım," dedi.
"Hatamızı telafi etmek amacıyla ilk gece bedelsiz konaklayacaksın."

Baekhyun'un gözleri önce şaşkınlıkla büyüdü sonra daha azını beklemiyormuş gibi sert bir baş
hareketiyle onayladı. Nazikçe "Teşekkür ederim," dedi.

Chanyeol ise ciddiyetle başını salladı. Bu adamdan ne kadar çabuk uzaklaşsa o kadar iyiydi. "Her zaman," dedi ve döndü, odadan hızla çıktı.


+



Bir saat sonra, lüks süitlerden birine adımını atan Baekhyun'un ağzı bir karış açık kaldı. Bu kesinlikle standart bir oda değildi. Olamazdı. Belboylardan biri valizini getirmiş, antreye bırakmıştı. Kapıyı arkasından kapadı, yavaşça odalarda gezindi. Antre, oturma odası, mutfak, yatak odası ve mermer küvetli kocaman bir banyo. Muhteşemdi.
O küvete sadece bakmak bile insana hemen soyunup kokulu köpüklere gömülmeyi ve ömür boyu orada yatmayı arzulatıyordu. Daire ne kadar muhteşem olursa olsun içi kararsızlıkla ürperdi. Sadece bedelsiz
bir gece geçirmek değil, ayırttırdığı standart odaya kıyasla binlerce avro fazladan ödemesi gereken bir dairede konaklayacaktı.

Park Chanyeol, Park Otellerine yaraşır gösterişli bir hizmet sunmak amacında mıydı yoksa aslında onu o süpürge dolabına bilerek tıktığından suçluluk mu hissediyordu?
Baekhyun fazla düşünmemeye karar verdi. Hangisi olursa olsun, şahane bir odaya kavuşmuştu, üstelik bütçelediğinden daha az harcayacaktı. Bu da iyi bir şeydi çünkü hayatı veya hayalleri için Byun'ların parasını harcamıyordu.

Valizini boşalttı, kıyafetlerini özenle kocaman gardıroba astı, sonra hayal ettiği gibi küveti doldurdu ve köpüklerin içine gömüldü. Dünya vardı. Ama başını mermere dayayıp köpüklerin içinde yatarken Baekhyun içinde yine aynı kararsızlığı hissetti. Belki de bu kararsızlık değil, farkındalıktı...

Actor Byun-ChanbaekWhere stories live. Discover now