18

304 39 4
                                    

Chanyeol düğmelere baktı ve omuz silkti. "Hiç önemi yok." Sesi ifadesizdi, başı yana dönüktü.
Baekhyun soğuk ve sert çelik tezgahın üzerinde oturmuş, onu seyrederken üzerinde bir şey olmadığının farkına vardı. Kıyafetleri ve boxerı yerdeydi ve onarılamayacak derecede yırtıktılar. Chanyeol kemerini takarken Baekhyun'da da usulca yere indi ve yırtık kiyafetlere uzandı.
Tamam, bu hayal ettiği yastık sohbeti değildi ama çılgınlığı o istemişti ve gerçekten çıldırmıştı. Bütün o vahşi, dizginleşmemiş şehveti düşünmek bile hala iliklerine kadar
titretiyordu. İlk cinsel deneyimi son derece yoğun ve harika geçmişti.

Baekhyun "Fondü yenmeyecek durumda mı?' diye sorarken sesi titreyince iyice utandı. Tamam,
belki de bu kısmı biraz zordu çünkü o anda kendini teşhir etmiş gibi hissediyordu. Onun sesindeki titremeyi fark etmiş olmalıydı ki Chanyeol giyinmeye ara verdi, döndü ve Baekhyun'u omuzlarından kavradı. "Canını mı yaktım?"

"Ne?" Baekhun bunu daha önce sorması gerektiğini hatırladı. Gözlerini kapıştırdı ve "Hayır," dedi.
"Her yerim sızlıyor ama canım yanmıyor."
Chanyeol araştırırcasına onun yüzünü süzdü ama gördüğü her neyse tatmin olmalıydı ki başını salladı, ellerini çekti. "İyi," dedi ve giyinmeye devam etti,
Baekhyun, ona bakakaldı. Aklından ve kalbinden neler geçtiğine dair hiçbir fikri yoktu.
Hey, Baekhyun! Orada dur! Kalbinden bir şey geçmiyor. Seninkinden de. Sakın seksi aşkla karıştırma!

Baekhyun saçlarını düzeltti, gülümsemeye çalışarak "Peki,"dedi. "Şimdi ne yapıyoruz?"
Chanyeol başını kaldırıp baktı. Bakışları kapalı ve ihtiyatlıydı. Acaba bir şeylerden anlam çıkarmaya başlamasından, daha fazla soru soracağından mı endişeliydi?
Baekhyun "Benim süitime gidebiliriz," diye önerdi.
"Aslında senin süitine demeliydim. Yatak odası fikrine çok hevesli olduğuna göre." Baekhyun kaşlarını kaldırarak işveyle gülümsedi. Bunu ne kadar istediğini belli etmediğini
umuyordu. Gecenin orada, o şekilde bitmesini istemiyordu. Evet, çılgınlık istemişti ve çıldırmıştı ama şimdi başka bir şey daha yakınlık, dostluk ve huzur istiyordu.

Chanyeol "Olabilir ama önce buraları temizlemeliyim," dedi.
" Sana yardım edeyim,"
Chanyeol itiraz etmeye kalkınca atıldı. "Süitte öylece oturup
beklemektense tencereleri tavaları ovmayı tercih ederim." Dedi Baekhyun.
Chanyeol kabullenircesine omuz silkti ve kocaman, sanayi tipi lavaboya sıcak su doldurmaya başladı. Baekhyun da bulaşık deterjanına uzandı. Yarım saatlik, şaşırtıcı derecede hoş bir zaman geçirdiler. Bulaşıkları yıkayıp, tezgahı ve ocağı silerken havadan sudan sohbet ettiler. Baekhyun'un istediği yastık sohbeti işte buydu ve kocaman bir yatakta olması da gerekmiyordu.
Chanyeol hem komik hem de zekiydi. Baekhyun onunla şakalaşmaktan ve konuşmaktan çok hoşlanıyordu. Belki de gereğinden çok.

Akıllara durgunluk veren bir seksin ve sıcak bir sohbetin üstüne hayaller kurmak kolay ama çok tehlikeliydi.
Ama hayır, bu hayal kurmak değildi. Sadece çok güzel vakit geçiriyordu, hepsi buydu. Ama kalıcı bir ilişki aramıyordu ve Chanyeol’den de bir haftadan fazlasını beklemiyordu.
Sadece bunu kendine sık sık hatırlatmalıydı.

Chanyeol mutfağı kilitlerken Baekhyun restorana geçti, mumları söndürdü, ışıkları kapattı. Salon
karanlığa gömüldü, şehrin ışıkları belirginleşti. Baekhyun salonun ortasında durdu, Chanyeol içerden
gelen tıkırtılarını dinledi ve derin bir yalnızlık hissetti. Ama yalnız hissetmesi için bir neden yoktu. Tamamıyla mutlu ve tatmin olmuş hissetmemesi için bir neden yoktu. Bu tam istediği şeydi. Başka yerlerde değil, sadece yatakta kendini unutmalıydı. Duygu ve yakınlık
olmamalıydı. Bu tip şeylerle baş edemezdi. Bunları isteyemezdi.
Baekhyun arkasından yaklaşan ayak seslerini duydu, dönmesine fırsat kalmadan Chanyeol kollarını onun beline dolayıp kendine çekti, sevişirken dişlediği boynunu bu kez usulca öptü.

Gözyaşlarına hakim olmaya çalışan Baekhyun gözlerini sımsıkı kapadı. Neden ağlayacak gibi olduğunu bile bilmiyordu. Belki de her şey çok fazla gelmişti, on dört yıl boyunca kendini
duygusal inzivaya mahkûm etmiş, hepsini sadece rol yapmaya harcamıştı. Belki de bu gece o
esaretin duvarı yıkılıyordu. Chanyeol "Gidelim mi?" diye mırıldanınca  sessizce başıyla onayladı.
Restorandan çıkarken, asansörde, sessiz koridorlarda yürürken hiç konuşmadılar. Baekhyunanahtar kartını çıkardı ve süite adımını attı, Chanyeol' de peşinden girdi. Baekhyun dosdoğru yatak odasına yöneldi çünkü tekrar Chanyeol'ün kollarında olmak istiyordu. Eşikte durakladı, soluğu kesilerek süslenmiş odaya baktı.

Pencerelerin önünde mumlar yanıyordu, yatağın üzeri gül
yapraklarıyla doluydu, kokuları havaya dağılmıştı. Baekhyun, Chanyeol'e döndü, onun mahcup bakışını yakaladı. "Aslında çok romantiksin, değil mi?"

"Sadece belirli durumlarda..."

"Neden odaya gelmek istediğini şimdi anlıyorum," dedikten sonra Baekhyun, onu öptü. Chanyeol kollarını ona dolayınca Baekhyun sanki hep oradaymış gibi vücudunu yasladı. Ondan uzak durunca garip hissediyordu.
Chanyeol "Bu kez farklı olacak," diye mırıldandı. "Acele etmeyeceğiz," diyerek onu özenle yatağa
taşıdı ve yatırdı. Baekhyun'un altında ezilen gül yapraklarının taze kokusu duyuldu.

Baekhyun, "Birazcık romantik olmanın avantajlarını görebiliyorum," diyerek gülümsedi. Chanyeol'ün
ellerinin gömleğinin önüne gittiğini görünce "Açman gereken fazla düğme yok," diyerek kıkırdadı.
"Onların icabına daha önce baktım."

Chanyeol gülümsedi. "Daha iyi olmuş."
" Heyecanlı miydin?"

"Biraz. "

Chanyeol gömleğini çıkarınca Baekhyun onun geniş, kıvırcık tüylü bağrını, sert karın kaslarını hazla
seyretti. İnanılmaz seksi bir adamdı.
Chanyeol, onun yanına uzandı, elini dizine koydu sonra yukarılara doğru çıkardı. "Bu kiyafet bana biraz engel oluyor," diye mırıldanarak elini altına kaydırdı ve Baekhyun'un göğsüne dokundu.

Baekhyun "Birazcık," diyerek arkasını döndü ve fermuarını indirmesini bekledi. Gömlek yırtılmıştı ve çöp sepetini boylayacaktı. Ama belki de atmaz, güzel bir anı olarak
saklardı. Mutfakta yaşananlar da hoş bir anı olacaktı ama bu seferki daha tatlı ve iyiydi. Chanyeol'ün inceliği ve düşünceli tavırları onu çözebilir, kalbinin kilidini açabilirdi. Ve daha sonra Chanyeol içinde gidip gelirken, bakışlarını onun gözlerine kilitlemişken, o bakışlarda apayrı bir
duyarlılık yakalayınca Baekhyun bunun harika bir şey olabileceğini düşündü.

Daha sonra, gül yapraklarının üzerinde, onların kokusuyla sarmalanarak yattılar. Chanyeol'ün eli onun kanundaydı. Baekhyun muazzam mutluydu. Öylesine mutluydu ki o anın ötesini, o
mükemmel geceden sonrasını düşünmedi. Onun yüzünü seyretmek için yan döndü. Bu kez o dokunarak, okşayarak Chanyeol'ü keşfetmeye çalıştı. Parmaklarını sert karın kaslarında, kalçasının kavisinde gezdirdi. Onu hissetmenin hazzına vardı. En azından o gece, Chanyeol'ün ona ait olduğu düşüncesinin keyfini
çıkardı. Şimdi parmakları kötü görünümlü bir yara izinin üzerindeydi. Iz kolunun altından başlıyor, boylu boyunca kalçasına kadar uzanıyordu. "Bu çok acı vermiş olmalı," deyince Chanyeol hiç cevap
vermedi.

"Nasıl oldu?"
Bir süre sonra Chanyeol "Bıçaklı kavgada," dedi. Baekhyun başını kaldırıp onun yüzüne baktı. Şaka
yaptığını sanmıştı ama yüz ifadesi sözlerini doğruluyordu. İçi çekilen Baekhyun "Tanrım!" dedi. "Bıçaklı kavgaya ne zaman karıştın?"

"Evi terk ettiğim zaman," diyen Chanyeol sırtüstü döndü, gözlerini tavana dikti. "Güney Fransa’ya,
Marsilya’nın belalı bir bölgesine gitmiştim. Birkaç denizci üstüme saldırdı. "
Baekhyun "Korkunç bir şey!" deyince  sadece omuz silkti.
" Neden saldırdılar? Canını nasıl
kurtardın?"

"Saldırdılar çünkü on sekiz yaşında, sarhoş bir serseri olarak kötü bir mahallede dolanıyordum. Canımı kurtardım çünkü onlarla dövüştüm." Chanyeol tekdüze bir sesle anlatıyordu, ifadesi kapalıydı.
Baekhyun bir şeyleri anlatmadığından şüphelendi. "Çok üzüldüm," diye fısıldadı.
"Korkunç bir şey yaşamışsın. "

"Hayatımdaki iyi tecrübelerimden biri değildi ama en azından akıllanmamı sağladı."

"Artık karanlık yerlerde dolanmamak gibi mi?"

"Onun gibi bir şey."

Actor Byun-ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin