Sonunda Baekhyun "Ben hazırım," dedi ve yağmurlu geceye çıktılar.
Paparaziler hala akbabalar gibi tiyatro binasının önünde bekleşiyorlardı.
"Baekhyun! Chanyeol! Geceniz nasıl geçti?
Chanyeol, onları omuzlayarak gitmeye niyetliydi ama Baekhyun tereddüt etti. Muhtemelen filmi
hakkında sorular sorulmasını bekliyordu ama umduğu olmadı. Muhabirler sansasyon
peşindeydiler. Birisi "Bir öpücüğe ne dersiniz?" diye seslenince bir an duraklayan Baekhyun işveli bir
gülümsemeyle Chanyeol'e doğru döndü.
Hayır! Hayır, hayır, hayır, sırf biri istedi diye bu mankafaların önünde Baekhyun'u öpmeyecekti! O kadar sahte olamazdı. Chanyeol 'Ama hayır,' diye dehşetle düşündü. 'O beni öpecek'
O işveli gülümseyişiyle yaklaşan
Baekhyun parmak uçlarında yükseldi, kollarını boynuna doladı. Chanyeol, bilinçsizce uzanıp, ellerini onun kalçalarına koydu ve aynı anda
dudaklarını dudaklarında hissetti.
Baekhyun'un dudaklarının dokunuşu tüy gibi hafifli, aslında öpücük bile denemezdi ama Chanyeol'üniçindeki ateş fırtınasını körükledi. Bu yüzden de Chanyeol, onu sıkıca kavradı, sertleşerek belirginleşmiş erkekliğinin üstüne bastırdı. O anda tüm düşünceler beyninden uçup gitti, Baekhyun'un dudaklarına yapıştı, dilini ağzının içine kaydırdı ve şehvetle öptü.
Onun vücudunda yarattığı şok dalgasını hissetti. Bunu kendi içinde de hissetti. Kahretsin! Ne yapıyordu!
Chanyeol ani bir hareketle Baekhyun'u kendinden uzaklaştırdı. Baekhyun şoka girmiş gibi baktı.
Dudakları örselenmiş, yağmurda nemlenen saçları kıvrılmıştı. Muhabirlerden biri tiz bir ıslık
çaldı.
Baekhyun'a, kendine ve herkese kızgın olan Chanyeol, onun arkasından gelip gelmediğine bile
bakmadan bekleyen limuzine yöneldi.
+
Adam, öpebiliyordu... Kontrollü kişiliğinin altına gizlediğinden Baekhyun'un şüphelendiği tüm
ateşi ve çılgınlığıyla öpmüştü. Onun dudaklarının tadını aldığı andan beri başı dönüyor, dudakları ve vücudunun diğer yerleri zonkluyordu. Baekhyun sersemlemiş bir halde Chanyeol'ün peşinden gitti. Bağıran muhabirleri duymuyor, patlayan flaşları görmüyordu. Daha önce hiç böyle öpülmemişti. Zaten kaç kez öpülmüştü ki? Hayır, tabii ki bunu ona söylemeyecekti. Ama bu, bütün gece düşündüğü ve arzuladığı öpüşmeydi. Hatta dürüst olması gerekirse, daha da önceden beri ve muhabirler öpüşmelerini isteyince Baekhyun hayır diyememişti. Onu
öpmeyi o kadar çok istiyordu ki muhabirin talebi bunun için mazeret olmuştu. Ve Chanyeol'ün dudaklarının tadı harikaydı.
Baekhyun limuzine bindi, Chanyeol'ün arabanın en uzak köşesine çekildiğini ve camdan dışarı
baktığını görünce canı sıkıldı.
Baekhyun öpüşmeleri hakkında alaycı yorumlar yapmayı hatta işi şakaya vurmayı düşünmüştü
ama yapamadı. Öpüşmeleri harikaydı ama sonrasında onu kendinden itercesine uzaklaştırması...
Bu biraz egosunu yaralamıştı. Neden yaptığını bilmiyordu ve soracak kadar kendine güvenmiyordu. Ne de olsa öpüşme hakkında çok az bilgisi vardı.
Park Oteline dönerken hiç konuşmamaları durumu iyice garipleştirdi. Artık şaka yapma zamanı geçmişti. Aksi halde Chanyeol, Baekhyun'un bunu umursadığını ve fazla ciddiye aldığını düşünecekti. En iyisi oluruna bırakmaktı. Bir dahaki görüşmelerine kadar her şey
normale dönerdi. Limuzin otelin önünde durunca bir bolboy arabanın kapısını açtı. Chanyeol önce indi ama
Baekhyun'u bekleyecek kadar nezaket gösterdi. Işıltılı lobiye girdiklerinde Baekhyun "Peki," dedi. Yanlarından geçen insanların hışırtısını, bardan gelen piyano sesini duyabiliyordu.
Ellerini ceplerine daldıran Chanyeol bakışlarını kaçırarak "Peki," dedi. "Bana ihtiyacın olduğu zaman
haber ver."
" Bir partiden bahsetmiştin, değil mi?"
Baekhyun, "Ya da yemeğe çıkarız," dedi ama onunla baş başa birkaç saat geçirme fikri bile midesinde kelebekler uçuşturuyordu. Yine de onu tekrar görmek istediğini biliyordu. Ve tekrar öpmek istediğini...
