16

315 42 32
                                    

İlkin için ne giymelisin!
İç çamaşır kesinlikle anahtardı. Bu yüzden de Baekhyun, Berlin'deki Galeries Lafayette'in iç çamaşır reyonuna gitti. Chanyeol'e olmadığı biri gibi görünmeye çalışmak beyhudeydi. Aşikarı vurgulamanın da alemi yoktu. Böylece fazla seçeneği de kalmamıştı. Yanına gelen satış elemanlarından biri "Özel bir şey mi arıyorsunuz?" diye sordu.
"Evet," bir şekilde öyleydi ama bunu bu adama ya da başkasına itiraf edecek değildi. Chanyeol ilk seferinin özel olması gerektiğini söylemişti. Teorik olarak onunla aynı fikirdeydi
ama şimdi bunun yükünü omuzlarında hissediyordu. Ya özel olmazsa? Ya bir sözüyle ya da
davranışıyla her şeyi berbat ederse? Ya Chanyeol için yeterince iyi değilse?
Çünkü hiç seks yapmadığını itiraf ederken en ufak bir tecrübesi bile olmadığını söylememişti. Bütün tecrübesi birkaç öpücükten ibaretti. Daha önce bunların canını sıkmasına
izin vermemişti ama şimdi cehaletini sırtında ve ruhunda bir yük gibi hissediyordu. Evet, bir sürü film seyretmiş, aşk romanları okumuş, her insan gibi o da fanteziler kurmuştu ama bunlar gerçeğiyle aynı olamazdı ki!

Satıcı adam "İyi misiniz?" diye sorunca Baekhyun zorlukla gülümsedi.
"Harikayım," diyerek rafta elinin uzandığı ilk takımı kaptı. On beş dakika sonra mağazadan ayrılırken çantasında siyah sade bir boxer vardı.
İç çamaşırı satın alarak bir şey elde
etmek niyetindeyse, başaramamıştı.
Baekhyun süitine döndü, poseti bir koltuğa fırlatıp banyoya koştu. Chanyeol'ün gelmesine iki saat vardı ve şimdiden heyecandan midesi buruluyordu. Banyo köpüğünü boşaltırken elleri titriyordu. Toparlanmak zorundaydı.

Hazırlanmış olarak Chanyeol'ü beklerken Baekhyun biraz olsun sakinleşti. Satın aldığı iç çamaşırını
giymişti çünkü en azından yeniydi. Üstünde ise düz, siyah bir kot vardı. Ölçülü ve şık görünüyordu. Ya da
öyle olduğunu umuyordu. Kapı çalınca avuçlarının terlediğini fark etti. Yüzüne ışıltılı bir gülüş oturttu ve kapıyı açtı. Gösteri zamanı.
"Hey, merhaba!" derken Baekhyun'un soluğu kesildi. Üst iki düğmesi açık siyah gömleği ve gri pantolonuyla Chanyeol yine çok seksiydi.

"Çok hoş görünüyorsun," diyen Chanyeol eğilip yanağından öperken Baekhyun onun kokusunu içine
çekti. "Fikrini değiştirmedin, değil mi?"

Baekhyun geri çekildi, gözlerini kocaman açtı. "Hayır."

"İyi"

"Nereye gidiyoruz?"

"Otelde kalıyoruz. Park Restoranında daha önce yemek yemiş miydin?"

"Hayır."

Chanyeol, onu elinden tutarak asansöre doğru yönlendirdi. "Her şey için ilk," diye şakalaşınca Baekhyun başını salladı. Hem eğleniyor hem de utanıyordu. "Böyle şakalar çabucak eskir. "

"Evet, biliyorum. Kestim."

Asansörle yukarı çıkarlarken Baekhyun yine de Chanyeol'ün bu rahat tavırlarını sevdiğini düşündü.
Onu mutlu ve gevşemiş görmekten hoşlanmıştı çünkü çoğunlukla öyle olmuyordu. O gecenin böyle devam etmesini umdu. Otelin restoranı havuz katının bir altındaydı ve panoramik şehir manzarasına sahipti. Tıpkı otel gibi, orası da seçkin ve pahalıydı. Baekhyun sonra olacakları düşünerek onunla nasıl yemek
yiyebileceğinden endişelendi.
Chanyeol "Rahatla," diye mırıldanınca kaşlarını çatarak ona baktı.

"Sinirli değilim."

"O kadar iyi bir oyuncu değilsin, Baek."

"Kapa çeneni."

Chanyeol kıs kıs gülünce Baekhyun gülümsedi ve nedense heyecanı yatıştı. Her şey iyi olacaktı. Hatta
harika olacaktı. Neden olmasındı?
Asansör durdu, kapılan açıldı. Chanyeol, onu belinden hafifçe tutarak restorana yöneltti. Restorana girdiklerinde Baekhyun boş masalarda yanan şamdanlara hayretle baktı. "Herkes nerede?"

Actor Byun-ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin