"Gazeteleri gördün mü?"
Bangchan'ın sesi kulağında gümbürdeyince Chanyeol telefonu kulağından uzaklaştırdı.
" Gazeteler mi? Hayır. Aktrislerden birinin oyuncak finosuna yer bulmak için uğraşıyordum."
"Oyuncak dedim diye oyuncak sanma, kadının yanında getirmeye karar verdiği canlı bir fino!"
Bangchan umursamazca "Anlaşmalı olduğumuz bir köpek bakımevi vardı," deyince Chanyeol dişlerini gıcırdattı.
"Bunu daha önce bilseydim bayağı yardımı olurdu," derken parmaklarını masada kıpırdattı, ölçülü bir sesle konuşmaya çabaladı. "Peki, gazetelerde ne varmış?"
"Sen varsın,"
"Ne?"
Medyanın ' Ünlü Şef diye isim takmasına rağmen, ilk restoranını açtığından bu yana Chanyeol, onların dikkatini çekmekten kaçınır, yemeklerdeki maharetiyle kendisini ispatlamaya çalışırdı. Üstelik dünyanın en çekici erkeği de değildi. Şimdi gazetelerde neden göründüğüne dair hiçbir fikri yoktu.
Bangchan "Sen ve belli bir Byun," deyince Chanyeol bir an anlayamadı.
"Belli derken. Baekhyun'u mu kast ediyorsun?"
Başka hangi Byun'la karşı karşıya gelmişti ki?
"Evet, Baekhyun. Bir Byun ile çıktığını bana ne zaman söyleyecektin?"
"Ben mi? Ne yapıyormuşum?"
Şimdi Chanyeol bağırıyordu. Yan odada çalışmakta olan asistanı
ona merakla baktı. Chanyeol arkasına yaslandı, parmaklarını saçlarından geçirdi.
"Bir Byun'la çıkmıyorum. Ne Baekhyun ile ne de başka bir Byun ile." Chanyeol hafifçe iç geçirdi. "Çıksaydım bile sana haber vermek zorunda değilim."
"Yani çıkıyor musun?"
"Hayır. Sadece senin bir çalışanın olmadığımı hatırlatmak istedim, Bangchan. Yalnızca iki haftalığına sana yardım ediyorum ve özel hayatım seni hiç ilgilendirmez."
Ağabeyi bir süre sessiz kaldı. Sonra "Haklısın," dedi. "Ama gazeteler bir Byun ile çıktığını yazıyor ve bu da pazarlıkları etkiler..."
"O halde gazeteler yanlış yazıyor."
" Ama Baekhyun böyle söylemiyor,' deyince Chanyeol yerinde doğruldu, ahizeyi öyle bir kavradı ki parmak eklemleri bembeyaz kesildi.
"Ne?"
"Bu akşamüzeri bir röportajda söylemiş ve haber tüm eğlence sitelerine dağılmış. Olduğu gibi okuyorum: Aslında Park Chanyeol ile Park'lar, Byun'ların Şirketini satın almaya çalıştığından beri görüşüyoruz."
Chanyeol'ün ağzı bir karış açık kaldı, kafası kanştı. Demek dün gecenin intikamını böyle alıyordu? Ya sabahki samimi özrüne ne demeliydi? Anlaşılan sandığından daha iyi rol yapıyordu. Ve tüm dünyaya çıktıklarını duyurmayı tercih etmişti. Lanet olsun! Bu da ne demekti? Onu
utandırmaya ya da canını sıkmaya mı çalışıyordu? Evet, kesinlikle canı sıkılmıştı. Aslında kızmıştı ve kabaran öfkesini kontrol etmek için derin
bir nefes aldı.
"Bunu neden söylediğine dair hiçbir fikrim yok. Adamı doğru dürüst tanımam bile."
Bangchan şüpheyle "Doğru dürüst mü?" diye tekrarladı.
Chanyeol, "Evet!" diye terslendi.
"Ve bu sorgulama hiç hoşuma gitmedi. Sırf biri Byun olduğu için kendisine kötü oda verildiği iddiasıyla fırtına gibi odama dalınca tanışmıştık."
"Öyle mi yaptın?"
Chanyeol ayağa fırladı, biriken enerjisini atmak için odada dolanmaya başladı.
"Sence? Daha önce de söyledim, Byun şirketiyle olan pazarlığınla hiçi ilgilenmiyorum. Otelinle ne yaptığı umurumda bile değil. Yani, hayır, öç almak için adamın birini kötü bir odaya koymuş değilim"
Hızlı soluklar alıyor, telefonunu parmaklarını acıtacak kadar sıkıyordu.
