15

340 39 12
                                    

Baekhyun'u dans pistine çekmesiyle, salondan çıkarması arasında geçen sürenin bir yerinde Chanyeol bütün niyetlerini ve prensiplerini görmezden gelmeye karar verdi. Baekhyun'u istiyordu. Baekhyun'da onu istiyordu. Bu gayet basit olabilirdi. Kimseyle ilişkiye girmemek için hep kendini uyarmıştı ama uyarılmaktan da bıkmıştı. Kendini inkar etmekten yorulmuştu. Bir
hafta sonra birbirlerini bir daha asla görmeyeceklerdi. Neden bu çekimin keyfini çıkarmasındı?
Gerçek şuydu ki, artık buna engel olacak iradesi ve öz denetimi de kalmamıştı.

Baekhyun direnmemiş, süite giden yol boyunca tek bir soru sormamıştı. Asansöre girdiklerinde Chanyeol, ona doğru döndü. Onu duvara yaslayıp, hissettiği tüm arzuyla öperken Baekhyun'un gözleri büyüdü, solukları sıklaştı. Chanyeol'ün damarlarında kaynayan kanı kulaklarına basınç yapıyordu. Onun gömleğini kavradı, yukarı sıyırdı. Çıplak tenini hissetmek istiyordu. Eli
yumuşak ve sıcacık beline ulaştığında inleyerek yukarılara kaydırdı.
Baekhyun başını arkaya attı, solukları sıklaştı. Chanyeol, "Çok fazla giysi var," diye mırıldanınca Baekhyun
şuh bir kahkaha attı. Bu da Chanyeol'ü iyice ateşledi.

Asansörün kapılan açılınca Chanyeol geri çekildi. İçindeki arzu öylesine kabarmıştı ki görüşü bulanıklaşmıştı. Konuşmadan döndü ve asansörden çıktı. Baekhyun, onun peşinden giderken bir yandan da anahtar kartını anyordu. Fazla oyalanıyordu ve Chanyeol, onun vücudunu tekrar hissetmek istiyordu. Süitin kapısına
geldiklerinde ona döndü, yüzünü avuçladı, parmaklarım saçlarının arasına daldırdı. Baekhyun başını kaldırdı, sessiz ama davetkar bir ifadeyle onun öpüşünü bekledi.
Bu kez Chanyeol, onu usulca öptü. Hem kendini sakinleştirmek hem de Baekhyun'un dudaklarının tatlı yumuşaklığının tadına varmak istiyordu.

Baekhyun, onu smokinini kavradı, dilleri birbirine dolanırken vücudunu ona iyice yasladı. Daha fazla sabredemeyen Chanyeol, onu kapıya bastırdı, birilerinin görebileceği umurunda bile değildi. Baekhyun’dan başka hiç kimse umurunda değildi. Elini onun göğsünün üzerinde gezdirdi. Göğüs ucunu başparmağıyla ovuşturunca Baekhyun'un inlediğini duydu ve ihtiyacı iyice arttı, acilleşti.
Ama sonra Baekhyun avuçlarını Chanyeol'ün bağrına koyarak onu hafifçe itti, başını yana çevirdi.

Chanyeol tepesinden aşağı bir kova buzlu su dökülmüş gibi hissetti. Baekhyun yine geri çekiliyordu.
Acaba farkında olmadan onu hırpalamış mıydı? Öylesine kendini kaybetmişti ki salim kafayla
düşünemiyordu. Ne kadar saldırgan ve aceleci davrandığını fark eden Chanyeol geri çekildi. Utanç içindeydi.
"Baekhyun..."

Baekhyun titrek bir kahkaha attı. "Harika öpüşüyorsun."

"Ama durdun."

"Evet." Baekhyun derin bir nefes aldı, sonra yavaşça bıraktı. Sanki bir şey söyleyecekti de son anda vazgeçmişti. "Bir şeyler içmek için içeri gelir miydin?"

Chanyeol, onun anahtarı çıkarışını
izlerken "Tamam." dedi.
Baekhyun kapıyı açtı, lüks süite peşpeşe girdiler. Baekhyun asabi görünüyor ama belli etmemeye
çalışıyordu. Küçük anahtari masaya attı ve mutfağa gitti, buzdolabında içki aradı. Chanyeol kapıya yaslanıp onu seyretti. "Yukarı rafta bir şişe beyaz şarap var."

Baekhyun, ona baktı ve kararsızca gülümsedi. "Harika."

"Ben açayım mı?"

"Lütfen," diyen Baekhyun şişeyi ona uzattı. Chanyeol mutfağa girdi, çekmecelerden birinden tirbuşonu
aldı. Mantarı ustaca çıkardı, iki kadehe şarap doldurup, birini ona uzattı. Alçak sesle "Neler
oluyor?" diye sordu.

Baekhyun kadehi sıkıca kavradı. "Ne demek istiyorsun?"

"Asabisin. Seni korkuttum mu?"

"Korkutmak mı?" Baekhyun hayretle gözlerini kırpıştırdı. "Hayır."

Actor Byun-ChanbaekDonde viven las historias. Descúbrelo ahora