8

317 45 27
                                    

Baekhyun lobiden hızla geçti. Gözünde kocaman güneş gözlükleri vardı, başı ise önündeydi. Tanrıya şükür Chanyeol ile karşılaşmadan asansörlere ulaşmıştı. Toparlanmak, onunla nasıl uğraşacağını düşünmek için zamana ihtiyacı vardı. Ona karşı  hangi rolü oynayacaktı?
İnce bir düdük sesiyle kapılan açılan asansöre binen Baekhyun boş olduğunu görerek rahat bir nefes aldı. Özel süitlerin bulunduğu katın düğmesine bastı, kapılar kapanmaya başlarken bir el iki kanadın arasına girdi ve açmaya zorladı.

Chanyeol'ün girdiğini gören Baekhyun geriledi, duvara yapıştı.
Chanyeol'ün ela gözleri kısıldı, vücudundan bastırmaya çalıştığı ölümcül bir gerginlik yayılıyordu.

"Hey! Burada karşılaşmamız ne güzel."

Midesi burulmasına rağmen Baekhyun neşeyle gülümsemeyi başardı. Başka yerleri de birşeyler hissediyordu, çünkü öfkesine rağmen Chanyeol gerçekten öfkeliydi ve dayanılmaz derecede seksiydi. Yataktan yeni çıkmış gibi dağınık saçlı, çarpılmış kravatı, gamzesi. Bunların hepsi, yükselen hormonlarını bastırmak için Baekhyun'un derin bir nefes almasına yol açtı. Demek ki çok seksiydi. Pekala. Bununla baş edebilirdi.

Önlerindeki ay boyunca boyunca erkek arkadaşı rolünü oynamaya ikna etmek istiyorsa baş etmek zorundaydı. Ve bunun sonucu en fazla ne olabilirdi?
Hala neşeli görünmeye çalışan Baekhyun "Dünya küçük, değil mi?" diye sordu.

Chanyeol'ün gözleri hala kısıktı ve hiç de iyi bakmıyordu. Kollarını geniş bağrında kavuşturdu. Kapılar kapandığı anda "Yani benden kaçmıyorsun, öyle mi?" diye sordu.

Baekhyun'un masum bakan gözleri büyüdü. "Neden senden kaçayım ki?"

"Bu akşamüzeri arkamdan iş çevirdiğin için olabilir mi?"

Baekhyun tereddüt etti. Rolünü nasıl oynayacağına karar veremiyordu. Havai ve flörtöz mü yoksa alçak gönüllü mü? Onu nasıl kendi tarafına çekebilirdi? Cevabını bilmiyordu.

"İlk kez bir cevabın yok mu?"
Chanyeol'ün tek kaşı alayla kalktı. "Yoksa o korkunç davranışına bir
mazeret uydurmak için mi oyalanıyorsun?"

Baekhyun dürüst olması gerektiğini anladı. "Korkarım, düşünmeden konuştum."

Chanyeol'ün kaşı iyice kalktı. "Ah, gerçekten mi? Yani, çıktığımızı bütün dünyaya ilan etmenin nedeni bir çeşit
öç almak değildi, öyle mi?"

Baekhyun birkaç saniye öylece bakakaldı. O sırada tiz bir düdük sesiyle birlikte asansörün kapıları açıldı ama ikisi de kıpırdamadı.
Sonunda Baekhyun, "Burası benim katım," diyebildi.

"Farkındayım çünkü daha önce benimdi."

Baekhyun yutkunarak "Haklısın," dedi ve gülümsemeye çalıştı. "Gelmek ister miydin? Durumu makul bir şekilde tartışırdık."

Chanyeol'ün gülümseyişi Baekhyun'a köpek balıklarını hatırlattı.
"Sevinirim."

Chanyeol peşinden süitine girerken Baekhyun'un sırtı ürperdi, sinirleri yay gibi gerildi. Antrede durdu, derin bir nefes alıp döndü ve gülümsemeye çalıştı. "Bak, bunun çok garip olduğunun da tamamıyla benim suçum olduğunun da farkındayım."

"Çok rahatladım," diyen Chanyeol ilerledi, oturma salonunun kapısına dayandı, kollarını tekrar kavuşturdu. Omuzlarında ve kollarında gerilen kasları iyi cins takım elbisesinin
kumaşını zorluyordu. Kıpırdamadan ve suskun durmasına rağmen için için yanan öfkesi ve huzursuzluğu belli oluyordu.

Baekhyun 'Aman Tanrım!' diye düşündü. 'Bu tahminimden de zor olacak.'
" Basına çıktığımızı söylememin nedeni bir çeşit öç almak değildi," diye açıklarken rahat olmaya çalıştı.
"Hem bu nasıl bir intikam olurdu ki? Sen yalanlardın ve ben de sana tutkun bir ahmak gibi görünürdüm."

Actor Byun-ChanbaekWhere stories live. Discover now