12

327 41 10
                                    

Chanyeol kısaca "Açıklama yapmana gerek yok," dedi.
" Kontrolümü kaybettim."

Chanyeol'ün itirafı Baekhyun'un içindeki arzuyu arttırdı. "Yani, aslında hoşlandım," derken sesi titredi.
"Ama emin değilim... "

"Biliyorum." Chanyeol burukça gülümsedi.
"Ama sanırım şimdi ödeştik. Sen beni öpmüştün, şimdi de ben seni öptüm."

Baekhyun'a da gülümsedi. "Bu biraz fazlasıydı."

"Eh, biraz."

Kıpkırmızı kesilen Baekhyun sabahlığının kuşağıyla oynadı. "Tamam. Pekala."

Chanyeol parmaklarını saçlarından geçirerek onları iyice dağıttı. "Aç mısın?"

Şaşıran Baekhyun, ona bakakaldı. "Ne? "

"Akşam yemeğini atladım. Partide de kuşlara bile yetmeyecek kadar yiyecek vardı. "

"O tip partilerde fazla yiyecek olmaz ki. Hiç kimse yemez. "

"Ama ben yerim. Ve şu anda çok açım."

"Tamam..."

"Süitindeki mutfağı kullanmama izin verirsen omlet yapabilirim."

"Benim mutfağımda mı? Orada yiyecek olduğunu sanmam. "

"Buzdolabına baktın mı? "

"Hayır."

"Bir sürü malzeme var. Ben bırakmıştım."

Bu sözler Baekhyun'a Chanyeol'ün gerçekten o dairede kalmış olduğunu, şimdi de onun hatırı için bu küçücük, dolaptan bozma odada yatmak
zorunda olduğunu hatırlattı. Ters bakışlarına, öfkesine ve önceki hakaretine rağmen Park Chanyeol iyi bir adamdı. Üstelik onu soluğunu kesene kadar öpmesine ve sonrasında
reddedilmesine rağmen, yemek pişirmeyi teklif ediyordu. Bu adamdan hoşlanabilirdi.
Hiç oralara gitme, Baekhyun. Hatta bunu düşünme bile.

"Tamam, omlet harika bir fikir," Çünkü şimdi düşününce Baekhyun' da son derece aç olduğunu fark etmişti. Hem süitine tek başına dönmek, bütün gece tavana bakmak ve Chanyeol ile aralarında neler olabileceğini düşünmek istemiyordu.

Süite geri döndüklerinde Chanyeol  mutfakta evindeymiş gibi rahattı. Üzerine soluk bir kot pantolon ve yıpranmış bir tişört giymişti. Baekhyun onun bu kıyafetiyle de en az şık takım elbisesiyle olduğu kadar yakışıklı göründüğünü düşündü. Hatta belki biraz daha fazla...
Tezgahın önündeki yüksek taburelerden birine oturdu ve onun tek eliyle kırdığı altı yumurtayı çırpışını izledi.
"Aşçılık nerden aklına geldi?"

Chanyeol seri hareketlerle doğramakta olduğu taze yeşilbiberleri ve mantarları almak için buzdolabını açtığında Baekhyun dolabın ağzına kadar dolu olduğunu gördü.
"İçine düştüm. "

Baekhyun, "Ne yani? Küçük bir çocukken çörek mi pişiriyordun?" diye alayla sorunca Chanyeol
gözlerini kısarak ona baktı.
"Ben aşçıyım, pastacı değil."

"Fark eder mi?"

"Tabii ki," diyen Chanyeol dolaptan bir tava aldı, içine bir parça lereyağı attı.

"Pekala, içine nasıl düştün?"

Chanyeol tereddüt edince Baekhyun önce onun omleti yapmaya odaklandığını sandı. Ama sonra yedi
restoranın sahibi Park Chanyeol'ün uykusunda bile omlet yapabileceğini düşündü. Tereddüt ediyordu çünkü ne kadarını anlatacağına karar vermeye çalışıyordu, ne kadarını
paylaşacağına.
Baekhyun, onun ne hissettiğini biliyordu. Kendi hayatının bütünü kapalı bir kitap değil miydi? Kendi karakterindeki kusurları göstermektense rol yaparak insanları
eğlendirmeyi tercih ederdi. O kusurlarla henüz on iki yaşındayken ve annesi ölürken yüzyüze gelmişti. Annesinin ona ihtiyacı vardı ama Baekhyun sorumluluk almaya hazır değildi. Hem de hiç.

Actor Byun-ChanbaekWhere stories live. Discover now