Final

388 44 14
                                    

Chanyeol bulduğu her yazıyı okuyarak kendine eziyet etti. Sözde ilişkileri ile ilgili abartılı haberlerin hepsinde onu bir enayi, Baekhyun'u da açgözlü ve çaresiz bir servet avcısı yerine koyuyorlardı. Gazetelere ve her kimse, ispiyoncuya duyduğu öfke, kendine duyduğu öfkenin yanında solda sıfır kalırdı. Bu, onun hatasıydı. Rol yapmayı sürdürememişti. Dışarı çıktıkları her seferinde bir şekilde
başarısız olmuştu, öyle ki kendi asistanını bile kandıramamıştı. İnsanların bunun bir yalan olduğunu anlamalarına şaşmamak lazımdı. Baekhyun ile olan gerçek ilişkisini tüm dünyaya açıklamaktan asla kaçınmazdı ama onu gözlerinde nasıl değerlendirdiklerini düşününce
dehşete düşüyordu. Ve bunun, Baekhyun'un almak için çok çalıştığı o yeni role mal olacağını da biliyordu.

Ofisinden ve otelden çıktı. Ara vermeye ihtiyacı vardı. Zihnini boşaltmalı, Baekhyun ile durumunu düzeltmek için bir yol bulmalıydı.
Sersemlemiş bir vaziyette Tiergarten'e yürüdü. Bazı şeylerin oluşunda sarsıcı bir benzerlik vardı. Babası, Bangchan hakkındaki gerçeği söylediğinde Chanyeol'ün ilk içgüdüsü durumu düzeltmek olmuştu. Pratik bir çözüm bulmaya çalışmıştı ama sonra olmadığını fark etmişti. Ve şimdi tekrar aynı şey oluyordu. Bunu düzeltemezdi. Ve bu kez her şey onun suçuydu. Chanyeol uzun ve sakinleştirici bir soluk aldı. Çözüm bulmak için zihni deli gibi çalışıyordu. Gazetelere bir röportaj verebilirdi. Her şeyin kendi suçu olduğunu anlatabilirdi. Bir ilan
panosu bulup, tıpkı Kai'nin eşi Kyungsoo'ya yaptığı gibi, Baekhyun'a olan aşkını açıklayabilirdi.
Bunların hiçbiri Baekhyun'un kaybettiği rolü geri almasını sağlamazdı. Belki de her şeyi daha
kötü yapardı. Önce sahte sonra gerçek olan ilişkileri şaka gibiydi.

Chanyeol bir sıraya çöktü, parmaklarını saçlarından geçirdi. Hala uzlaşmacıyı oynuyordu ama
belki de artık buna son vermeliydi.
Bir sorunu çözemediğini anladığı son seferinde kaçmıştı. Korkmuştu, öfkeliydi ve incinmişti. On sekiz yaşındayken durumla baş etme yolu öyleydi. Ama şimdi otuzlarındaydı, artık mazide yaşamaması gerektiğini biliyordu. Bunu ona gösteren Baekhyun'a minnettardı. Tıpkı ona tavsiye ettiği gibi, o da hayatma devam etmeliydi. Bu kez, birisinin acısından kaçmak yerine onun üstüne gidecekti.

Telefonu çalınca cebine uzandı, kaşlarını çatarak arayan numaraya baktı. Büyük bir sürpriz değildi, Bangchan arıyordu ve şüphesiz, yeni hikaye hakkında ona akıl verecekti.
"Hey, Bangchan!"

"Chanyeol."
Ağabeyinin sesi tekdüzeydi ama Chanyeol altındaki sıkıntıyı ve öfkeyi sezebiliyor, suçlamayı hissediyordu. "
"Sanırım gazeteleri gördün."
Chanyeol cevap vermeyince "Evet," diye devam etti.
"Byun'u hayalci bir ahmak yerine koydun."

Chanyeol içindeki keskin öfkeyi hissetti ama aslında bunun başka bir duyguyu sakladığının farkındaydı. Yaralandığını.
"Sence benim niyetim bu muydu? "

Bangchan "Niyetinin ne olduğunu bilemem," diye cevap verdi. "Ama hiç de şık olmadı, Chanyeol. Şu
anda Byunları gücendirdik. Sana söylemiştim."

Chanyeol, "Hiç düşündün mü?" diyerek ağabeyinin sözünü kesti. "Bir kez olsun beni suçlayacağına
arka çıkabileceğini düşündün mü?"

Bangchan susmuştu. Chanyeol, ağabeyinin şokunu telefonda bile hissetti. Kendisi de şok içindeydi
çünkü bir gün bunları söyleyebileceğine asla ihtimal vermezdi. Ama şimdi söylediğine
memnundu. Uzunca bir süre sonra Bangchan sordu. 'Sana ne zaman arka çıkmadım?"

"Beş yıl önce, Park olmadığını öğrendiğinde neden gelip beni bulmadın?"

"Ben..." Bangchan bir an durakladı sonra devam etti. "Sanırım bulunmak istemediğini düşündüm."

Duygular Chanyeol'ün boğazını tıkıyordu. Gözlerini kapattı. "Seni korumak için on sekiz yaşımda
evden ayrıldım. Bunu senden gizleyemeyeceğimi biliyordum ve öğrenmeni istemedim. Belki yanlış hatta aptalca bir şeydi ama yaptım çünkü sen benim ağabeyimsin."

Actor Byun-ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin