16. Bölüm

161 24 2
                                    

Tutamadım kendimi.. Bir bölüm daha ekleyeyim dedim. Umarım seversiniz. Keyifli okumalar dilerim

 Keyifli okumalar dilerim ♡

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

16. BÖLÜM | SENİ KİMSELERE BIRAKMAM

- Yani yarın gidiyor musun?

- Evet. Bu akşamki yemeğe katılmak istedim bu yüzden yarın çıkacağım yola.

Yaşlı Düşes üzgün görünüyordu. Zaten şu son günlerde sürekli varla yok arasında olan torunu artık çok uzağa gidiyordu.

- Büyükanne.. Neden böyle yapıyorsun? İki hafta için gidiyorum. Biraz dinlenmeye ve nefes almaya ihtiyacım var.

- Burada da dinlenebilirsin. Ya da Woodbridge'deki köşke gidebilirsin. Neden Northumberland? Yoksa.. Charles için mi?

Bu soruyu elbette bekliyordu genç kız. Hatta geç bile gelmişti. Yalnızca göz devirdi.

- Benim bütün hayatım ondan ibaret değil büyükanne. Oraya Joanne teyzem için gidiyorum. Onu çok özledim.

Pes etmişti yaşlı kadın. Biliyordu ki genç kıza ne derse desin gidecekti. Keçi inadı vardı onda..

- Peki öyleyse. Çok özletme kendini.

Catherine, karşısında çocuk gibi dudaklarını büzmüş olan büyükannesine baktı. Onun için çok değerliydi. Her şeyi bildiği hâlde kendisini üzmemek için söyleyemiyordu.

- Peki, özletmem.

Genç kız dayanamayıp sarıldı büyükannesine... Ondan anne şefkati alıyordu. Yıllardır bir annenin yapabileceği her şeyi kendi için yapan bu kadından anne kokusu alıyordu.

🍀

Genç adam holü geride bırakıp salona kadar gelmişti. Büyükannesi ve Kontes önden yürümekte ve sohbet etmekteydiler. Bu kadınlar bir savaşın ortasında bile oturup sohbet etmenin bir yolunu bulabilecek kadar çok seviyorlardı konuşmayı, sanki iki saat önce zaten bir araya gelmemişler gibi...

Sonunda içeri girdikleri anda görüş açısına ilk giren William Eddington olmuştu. Annabelle'den bir ya da iki yaş büyük olmalıydı bu genç adam. Tatlı kızıl saçları ve yeşil gözleri vardı. Yüzünden gülümseme eksik olmazdı. Rosemary ile nişanlanmakla kendine büyük yazık etti diye düşündü genç adam.

James, William'la kısaca tokalaşıp önünde durmakta olan Judith'e döndü. Yüzünde anlamlandıramadığı, garip bir ifade vardı. Boş verdi.. Şu an umrunda olan tek bir kişi vardı. Genç kızın elini elleri arasına alıp küçük bir öpücük kondurdu. Sonrasında gözleri Annabelle'i aramıştı.

Annabelle, Catherine ile birlikteydi. Önce kocaman sarılmış, sonra da gülüşerek bir şeyler söylemişlerdi birbirlerine. Bu kıyafetlerle bir ölüm meleği kadar can alıcı görünüyordu genç kız. James, gözlerindeki pırıltılar ile izledi kısa bir süre için müstakbel nişanlısını.. O kadar saf bir güzelliği vardı ki bazen onu izlediği vakit sert bir akıntıya kapılıp gidiyormuşçasına kendini kaybettiğini hissediyordu genç adam..

Ve Bir RüzgârHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin