13

307 49 29
                                    

Kız boynunda ve belinde oluşan ağrıları yok saymaya çalışırken okuduğu karakterin ölmek üzere olması onu sinir ediyordu. Biraz bile çabalamıyordu karakter, nasıl birinin kurtaracağını düşünüyordu? Aptaldı. Saçma bir klişe gerçekleşip nefret ettiği adam onu kurtardığında sinirle kitabı kapattı. İçinden ağır bir küfür etmişti. Keşke gururuyla ölseydi.

Sinirle bilerek aşırı acı yaptığı kahveden bir yudum daha aldı. Burada çalışanlara güvenmiyordu o yüzden kendisi yapmayı tercih etmişti. Kasa sorumlusuydu. Bir nevi insanlara bir haftadır kök söktürüyordu. Bu restorantın daha ilk açıldığı zamanlar temizlikçi olarak çalışmaya başlamıştı.

Çocuk işçi olduğu için restorant sahibi Sunay hanım ona imalathanede iş vermişti ve asla çıkmasına izin vermemişti. Yeni bir yer olduğu için uzun süre işçi bulamamıştı ve Asyayı çalıştırmaya mecbur olmuştu.

Şimdi de kadın dükkanını ona emanet edip yurt dışına açılacak ve işlerini büyütmek için Asyadan akıl alacak kadar güveniyordu. Restorantın en zor zamanlarında küçük bir kızı çalıştırdığı için utanıyordu ve Asyaya minnet duyuyordu.

Asya çalışmak istememişti şimdi fakat Sunay hanım o kadar yalvarmıştı ki sırf peşini bıraksın diye kabul etmişti. Bir de yatacak yeri kalmamıştı.

Annesi eve eğlenmek için gerekenden fazla adam getirmişti. Okuldan çıkıp eve gittiğinde beş dev gibi sarhoş adam ve sızmış annesi onları eğlendiremediği için Asyayı gördüklerinde üzerine çullanmışlardı.

Asya o anları hatırlayınca içi ürperdi. Boynundan ayak bileklerine kadar her yeri mor sayılırdı. Adamlar zorbalıkla ona dokunmaya çalışırken çığlıklarından dolayı komşuların çağırdığı polisler onu kurtarmıştı. Adamların elinden zar zor kaçıp kendini banyoya kilitleyerek biraz zaman kazanmıştı ama banyonun tahta kapısını kırmasalardı en azından sırtında boydan boya bir yara oluşmazdı.

Kendini şanslı sayıyordu. Adamlardan üç tanesi çok umursamamıştı. Biri eğlenirken bir tanesi zorla sahip olmaya çalışmıştı.

Nasıl korktuğunu unutmuyordu. Belki de hayatında ilk kez bu kadar korkmuştu. Güçlü sanarken kendisini bir kürdan gibi olduğunu hissetmişti. O adamlara karşı hiç şansı yoktu. Sarhoşluklarından yararlanıp zaman kazansada zorla tutulan kolları, kaçarken çekilen bacağı, sıkılan boğazı ile nefessiz kalışını her gece tekrar yaşıyordu o günden beri.

Zaten doğru düzgün uyuyamazken artık uyumaya korkuyordu. Her uyuduğunda kabusu baştan başlıyordu.

Korku denemezdi belki. İlk günler korkarken artık sinir oluyordu. Dayanamıyordu güçsüz oluşuna. Ya duyulmasaydı çığlıkları ne olacaktı? Ya polis biraz geç kalsaydı o kapıyı kıran adam onu sağlam bırakır mıydı? Bırak sağlam bırakmayı, eğer devam etseydi yaşamak ister miydi artık?

Sinirle fırlattığı kitabı tekrar eline aldı. Yaraları iyileştikden sonra ne kadar güçlenebiliyorsa o kadar güçlenecekti. Kafasına koymuştu. Ona sataşan kimseyi kolayca affetmeyecekti. Okuldakileri listeden kaldırmıştı neyseki. İçi o konuda rahattı.

"Ne işin var burada?" Kendisine seslenildiğini düşünmeyerek içinden okuduğu kitabın karakterine sövmeye devam etti. "Sağır olmuş bir de." dendiğinde kaşlarını çatarak karşısına baktı.

"Sana ne?" Nerden çıkmıştı bu?

"Çalışıyorsun heralde yaka kartı falan. Çok kötü bi işletme iki saattir garson arıyorum meğer keyif yapıyormuş kendisi." deyip karşısında ki koltuğa yayılan Emir'e kaşlarını çattı.

"Sabahın sekizinde. Okul saatinde. Akşam yemekleriyle ve iş adamlarıyla ünlü olan restorantta. Sence de saçma değil mi Emir?"

"Gayet açım. Yemek yiyemez miyim?" Emir pişkin pişkin sırıtırken hiç sormadan masada duran kahveye uzanıp bir yudum aldı.

Kim Ölü Kim DiriWhere stories live. Discover now