05

762 96 42
                                    

Asya Esendemir.

Evin kapısını açıp içeri girdiğim sırada kolumda keskin bir acı hissetmemle inlememek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Annemin attığı şey koluma çarpıp kırılmıştı.

"Baban geldi sandım. Sen olduğunu bilseydim daha sert atardım!" diye bağıran annemi umursamayıp banyoya ilerledim. Yerler kan olursa hıncını alamazdı.

Dirseğim ile omzum arasında kalan kısım kesilmişti ama derin değildi. Tuvalet kağıdından biraz koparıp kesilen kısıma bastırdım.

Bütün gün kimseyle göz teması bile kurmamıştım. İdmandan çıktıkdan sonra da eski kıyafetlerimi giyip yeni aldıklarımı dolaba bırakmıştım. Telefonu ve cüzdanımı hırkamın cebine koyup eve gelmiştim. Yolda keşke hırkamı çıkarmasaydım o zaman kolum kesilmezdi.

"Beni niye aradılar söyle!" diye bağıran annemin sesiyle banyodan çıkıp odama geçtim. Odanın kapısı sağlam duruyordu. Sokağa bakan cam ise tamamen kırılmış parçaları yerdeydi.

Dolaptan eski bir tişörtümün ucunu yırtıp kesik yeri sıkıca sardığımda annem odaya girip kapıyı duvara çarpmıştı. Kapının da çok ömrü yok gibi duruyordu.

"Sana diyorum cevap ver bana!" deyip önceden morarttığı bileğimi sıktığında onunla da göz teması kurmadım. Bir süre yüzüme karşı küfürler edip itekledikten sonra benden uzaklaşıp odadan çıktı.

Neden eve geliyorum bilmiyorum. Gidecek bir yerim yoktu. Kütüphane de uyuyamıyordum. Gerçi evde de uyuyamıyordum.

Kapıyı yavaşça kapatıp sırtımı kapıya yaslayarak yere oturduktan sonra dizlerimi kendime çekip başımı yasladım.

Beynimin içerisinde şimşekler çakıyordu, kara bulutlar yüzüyordu. Dahası taşkınlar, seller, heyelanlar, çığlar oluşuyordu. Ve ben sürekli bunlardan kaçıyormuşum gibi hissediyordum. Sürekli yorgundum, sürekli diken üstünde ve tetikteydim.

Nasıl olmuştu da Emirleyken huzursuz olmamıştım?

Nasıl oluyordu da dün gece hiçbir şeyden kaçmamıştım?

Nasıl Emir'in dizlerinde yatarken düşüncelerim bile susmuştu aklım almıyordu.

Nefes almamaya alışıktım da, hem nefes alıp hem dinlenmeye hiç alışık değildim.

"Aç kapıyı pis sıçan!" sırtımı dayadığım kapı tekmelendiğinde derin bir nefes alıp kapının arkasından çekilip biraz uzaklaştım. "Noldu kapıyı kapatınca benden kurtulabileceğini mi sandın?!"

"Hayır." desem de duymamış elinde ki sopayla üzerime yürümeye başlamıştı.

"Benim karnım açken sen kim bilir neler yiyorsundur!" diye bağırıp kesilen koluma sopayla vurduğunda acıyla gözlerim kapansa da tepki vermeden durabildim. "Ben açken rahat ediyor musun he sen?!" ard arda darbeler indirirken sadece dişlerimi sıkıp dayanıyordum.

"İçki içmek yerine yemek alabilirdin." dedim. Duymadı ya da duymazdan geldi. Gözü dönmüş gibi belime, koluma ve bacağıma darbeler indirip duruyordu.

"Baban da eve yemek almıyor metresine yediriyor anca!" Yalan söylüyordu. Babam sırf mahkelik olursam elinde aleyhime delil olmasın diye her şeyi yapardı. Her hafta buz dolabını tamamen doldururdu. Bir kez bile o mutfakta yemek yiyememiştim ama babamın yemek almaması yalandı.

"Allah'ın belası! Nefret ediyorum ikinizden de!" bağırarak sopayı fırlattığında koluma çarpıp yere düşmüştü. Ardından hırsla evden çıkıp gitmişti.

Acıyla kasılan vücudum artık darbe almayacağı için rahatlarken vurduğu yerlerin şimdiden moraracağını biliyordum. Vücudumun acıdan dolayı sızlamasını düşünmemeye çalıştım.

Kim Ölü Kim DiriWhere stories live. Discover now