12

1.2K 125 186
                                    

Emir Kayaalp.

Telefonumun sesi kulağıma dolduğunda gözlerimi açmadan elimle onu aradım. Sonunda bulduğumda tek gözümü açıp sadece cevaplama kısmına dokunup kulağımın üzerine bıraktım. Telefon cezam kalktığı için şanssızdım.

"Emir? Hemen uyan!" Serhat mıydı bu? Telefonu biraz kendimden uzaklaştırıp arayana baktım. Serhat bey babacığımızdı.

"Saat çok erken değil mi?" diye sordum esneyip doğrulurken.

"Belki." diye geçiştirdiğinde komidinin üzerinde ki saate baktım. Saat daha sabahın altısıydı. Bıkkın bir nefes verip telefonu kendimden uzaklaştırıp kapatıcakken söylediği şeyle durdum. "Asya'nın nerede olduğunu biliyor musun?" bu konu ilgimi çekebilirdi.

"Ne oldu?" dedim ayılmak için gerinirken.

"Bu kız benimle kumar oynuyor Emir! Hem de hayatım üzerine!" diye çıkıştığında istemsizce gülmüştüm.

"Bu kez de senin çantana mı uyuşturucu koydu?" dediğimde sinirli homurtular çıkarmıştı.

Yaklaşık bir haftadır Asya okula gelmiyordu. Geliyorsa da biz görmüyorduk. Ona bulaşan herkesin bir bir başını yakmıştı.

Dövdüğü kızlar yüzünden voleybol takımından atıldıktan sonra okul biraz karışmıştı. O kızların çantalarından sigara ve sınav soruları çıkmıştı. Bunu elbette Asya yaptı diyemezdik en azından Serhat'ın elinde kanıt yoktu bu yüzden kızların hepsine uzaklaştırma vermişti. İçten içe Asya'nın işi olduğunu biliyordu.

Kızlar soyunma odası yıkılmıştı. Bir sabah okula gelmiştik ve gerçekten yıkık olduğunu görmüştük. Duvarlar tamamen kırılmış çatının bütün kolonları parçalanmıştı. Bunu nasıl yaptığını bilmiyorduk.

Başka kim niye kız soyunma odasına yıkmak isterdi ki? En azından benim aklıma sadece Asya geliyordu.

Bazı öğretmenlerin çantalarından uyuşturucu çıkmıştı. Serhat'ın tek tesellisi hocaların zaten kötü öğretmenler oluşuydu. En azından iyi öğretmenlere bir şey yapmamıştı.

Bütün bunlar Asya takımdan atıldıktan sonra ve kayıplara karıştıkdan sonra olduğu için akıllara başka bir isim gelmiyordu. Hiç kanıt olmaması da ayrı bir olaydı. Her şeyi bir hayalet gibi parmak izi bile olmadan hallediyordu. Ve bu bende hayranlık hissi uyandırıyordu. Hem de güldürüyordu.

"Müfettiş göndertiyor okula!" diye bağırdığında ilgimi telefona verdim.

"Böyle bir gücü var mı? Ne zaman isterse yapabilir mi?" diye sordum şaşkınlıkla. Asya hakkında her gün daha farklı bir şey çıkıyordu.

"Bi- Bir mail atmış bakanlığa! Hem de kendisi hakkında düşünebiliyor musun?!" gülmek istesem de Serhat'ın sinirlenmemesi için dudaklarımı birbirine bastırdım.

Vay be.

"Ne demiş?" diye sordum banyoya ilerlerken.

"Şu okulda şu sınıfta ki şu nolu öğrenci olan Asya Esendemir bla bla bla- demiş ki; Bu öğrenciye sınav notlarında tamamen sahtekarlık yapılıyor. KENDİSİNE SAHTEKAR DİYOR!" son cümlesini söylediğinde telefonu biraz kendimden uzaklaştırdım.

"Belki sinirlenen hocalardan biri yapmıştır. Asya niye bunu yapsın ki?" derken bir elimle yüzüme su vuruyordum. Hava soğuk olduğu için hafifçe titrerken hızla havluya sildim yüzümü.

"Daha bitmedi! Okulun notları yüksek görünsün diye bu sahtekarlığı yapanların derhal yakalanmalı. Eğer sahtekarlık yapılmıyorsa Asya Esendemir'e kurul tarafından bir öğretmen gönderilmeli ve sözlüye kaldırılmalı. Sözlüden geçerse sahtekarlık yoktur. Sözlüye girmezse okul kapatılmalıdır! NASIL BÖYLE BİR ŞEY YAZABİLİR?!"

Kim Ölü Kim DiriWhere stories live. Discover now