21

178 28 0
                                    

Asya Esendemir

-

Loş ışığa alışan gözlerim ile önceden geldiğim odanın bu kasvetli havasına alışmaya çalıştım. Servet bey dedikleri adamın karşısındaki koltuğa Arın pişkince oturmuş bana bakıyordu.

Bana da oturabileceğimi söylemişti ama bu kadar pisliği kaldırabileceğimi sanmıyordum bu yüzden "Kısa kes." deyip duruşumu bozmadan adama bakmaya devam ettim.

"Asya, benim devamlı oyuncum olabilecek kadar değersiz değilsin. Sen değerlisin. Sen konuk oyuncusun." deyip gülümseyerek bana yaklaşan adama kaşlarımı çatarak baktım.

"İnsanlar seni sürekli görürse yüzün eskir. Değersizleşirsin. Sen sadece eğer izleyiciler talep ederse gelebilecek birisin. Bugünü tanıtım gibi düşün." derken omzuma dokunmaya çalıştığında yana çekilip boşluğa denk gelmesini sağladım. Bu hareketime sağdece gülmüştü.

"Seni neden bu kadar istediğimi öğrenmek ister misin?" dediğinde hiçbir tepki vermedim. Kız olduğum için? Kavga edebildiğim için?

"Öğrenmenin henüz sırası değil. Onun da zamanı gelecek küçük kız." Bunu söylerken yüzü hiç olmadığı kadar şeytanı bir tavırla sivrilmişti. Bu ne demekti şimdi?

Elinde duran bardağı sertçe masaya bıraktı Arın.  Yerinden kalkıp Servet beyin arkasında durarak üstten üstten bakmaya başlamıştı bana. Nefret dolu suratı sinirle kasılıyordu.

"Ne istiyorsun?" dedim sadece sesim de yüzüm kadar bıkmış bir tondaydı.

"Biraz reklam yüzüm olacaksın diyelim." dedikten sonra Arın'a ufak bir baş hareketi yaptı. "Arın sana gerekli bilgiyi verecektir." ardından gururla Arın'a baktı. "O beni benden iyi bilir."

Arın yarım bir gülüşle Servet beye bakıp bana döndü ve kapıya kadar yürüdü. Aralarındaki sözsüz bakışmaya bir anlam yükleyemeden uzun koridora çıkmıştık.

"Maç izlemek ister misin?" dediğinde gereksiz neşesine kaşlarımı çattım. Cevap vermeyeceğimi biliyordu. "Soru değildi zaten." derken neşesi hiç kaçmamıştı.

Biz yürüdükçe çığlıklar artıyordu. Çığlıklar, tezahüratlar, haykırışlar, küfürler desem daha doğru olurdu.

Geniş bir kapının önünde iki tane korumanın tam karşısında durduğumuzda bana baktı. "Buradan şovalyenin maçını izleyeceksin." dediğinde kaşlarım çatıldı.

Kimin demişti?

Hiçbir şey söylemeyeceğini anladığımda anlamsız bakışlarımı kapıdan rahatlıkla görünen piste baktım. Kare şeklinde çevresi kalın esnek halat gibi görünen üçerli iple çevrilmişti. İzleyiciler bağırarak birçok şey söyledikleri için sözleri kulaklarıma sadece gürültü gibi geliyordu.

İlk önce bir anons sesi geldi. Gürültüden yine anlayamasam da tam olarak 'Goril' dediğini duymuştum. İri kıyım esmer bir adam çıkmıştı piste. İnsanlar o bağırdıkça daha çok coşmuştu.

Ne tuhaf bir atmosferdi.

Tekrar anons sesini duydum ama o kadar bağırıştan bu kez hiçbir şey anlamamıştım. Piste Emir'i görmemle kaşlarım çatıldı. Maçtan önce onu birileri öldüresiye dövmüş gibiydi. Kaşından akan kan kurumuş dudağı patlak görünüyordu.

Arın'a döndüğümde omuzlarını silkti. "Şovalye. Şeytanı korumamalıydı. Onun işi Kralı korumak." diye tane tane bastırarak söylediğinde gözlerimle birini öldürebilecek olsam ilk kişinin Arın olduğunu fark ettim.

Tekrar piste döndüğümde izleyicilerin Emir'i görmeleriyle daha çok coştuğunu fark ettim. O kadar çığlık atıyorlardı ki bunun sebebinin Emir'i sevdikleri için olduğunu düşündüm sadece.

Kim Ölü Kim DiriWhere stories live. Discover now