04

779 102 39
                                    

Neden bir gün içerisinde dört bölüm atmayayım ki?

Alın size bombe...

Asya Esendemir.

Bütün idman boyunca tek başıma çalışmıştım ve sadece Meryem ile bir kez konuşmuştum o da numaramı vermek içindi. Serap hoca çalışma için eşleştirme yapmaya çalışsa da eşleştirdiği kız sakat numarası yapınca tek çalışacağımı söyleyip hepsinden uzağa geçmiştim.

Saat altı olduğunda hepsi salondan çıkarken ben bırakmayıp duvarla paslaşmaya devam ettim.

"Asya, basketbol antrenmanı başlayacak." Serap hocayı duysam da umursamadım bütün oyuncular gelene kadar zamanım vardı.

İçeriye Emir kadar uzun, en kısası bir doksan olduğunu düşündüğüm on kişi girdiğinde derin bir nefes verip omuzlarımı indirdim. Çalışmak için başka bir yer bulmalıydım.

Topu kolumun altına alıp Serap hocanın yanına ilerledim. "Ne zaman kilitliyorsunuz salonu?"

Kaşlarını çattı. "Basketbol idmanı bitince kilitliyorum. O zamana kadar burada mı duracaksın?"

Alt dudağımı ısırdım. "Aslında, onlar gittikden sonra burada kalacağım." diye açıkladığımda şaşkınca bana baktı.

"Olmaz öyle şey Asya. Hem de soğuk burası.Hiçbir açıdan kabul edebileceğim bir şey değil bu." kaşlarını çatarak bir süre bana baktıkdan sonra idmana gelenlere döndü. "Isınmaya başlayın!"

"Bütün idman başlarında mı bekliyorsunuz?" dediğimde tek kaşı havaya kalktı.

"Hayır odama geçiyorum. Basketbol idmanıyla ben ilgilenmiyorum Arif hoca iki hafta raporlu olduğu için sadece kapıyı kilitlemek için bekliyorum." diye açıkladığında başımı salladım.

"Çalışmak istiyorum." dedim kararlı bir şekilde. "Gidin evinize dinlenin. Onların idmanı bitince kapıyı kilitlerim."

"Unut bunu Asya." dediğinde kaşlarımı çatmıştım. "Elbette çalışmak istemen güzel ama sabahtan beri çalışıyorsun zaten. Şimdiden yedekte olamayacağını kanıtladın bile."

Babam boşa zaman harcadığımı söylemişti. Kanıtlamam gereken şey güçlü olduğumdu. Hem eve gidemezdim, her zamankinden daha öfkeli bir annem vardı. Kütüphanede uyuyamıyordum ayrıca bedenim uyuşuyordu.

"Salonun kapısını neden kilitliyorsunuz?" diye sorma gereği hissetmiştim.

"Malzeme odasının kapısını kapatmıyoruz. Kolu bozuk diye. Malzemeler çalınır falan diye komple salonu kilitliyoruz." başımı sallayıp kenara koyduğum telefonumu ve cüzdanımı şortun kenarıyla belim arasına sıkıştırıp malzeme odasına ilerledim. Kolumun altında tuttuğum voleybol topunu kenardaki tepetine bırakıp etrafa bakındım. Odanın içi büyük sepetlerle doluydu. Voleybol, futbol, basketbol ve tenis malzemeleri vardı. Uzun tahta bir oturak duvara yaslanmış kapı ise çelikten yapılmıştı.

Malzeme odasından çıkıp tekrar Serap hocanın yanına ilerledim. "Eğer gerçekten takımda olmamı ve yaşamamı istiyorsanız," derin bir nefes aldım. "Anahtarı verin. Bırakın neyin iyi neyin kötü olduğuna ben karar vereyim."

"Evine neden gitmiyorsun Asya? Ailen hiç mi merak etmiyor?" dedi bıkmış bir halde.

"Etmiyor. Şimdi vericek misiniz?" Üzüntüyle çöktü omuzları.

"İstersen benim evimde-" diye başladığında kaşlarımı çattım. "Bana acımanızı istemedim."

Bir şey diyecek gibi oldu ama alt dudağını ısırıp anahtarı elime bıraktı. "Bir şeye ihtiyacın olduğunda her zaman arayabilirsin. Burada kalmak zorunda değilsin."

Kim Ölü Kim DiriWhere stories live. Discover now