27

215 27 35
                                    

Asya Esendemir

-

Sırtımı duvara yaslayarak derin bir nefes verdim. Alnımdan akan teri elimin tersiyle silerken yüzüme doğru uzatılan su şişesini yavaşça aldım.

"Bugün çok hırslısın Asya." Serap hoca yerde seken voleybol topunu tutup yanımıza gelirken Meryem'in uzattığı suyu kafama dikliyordum.

Hırslı der miydim emin değildim.

Sadece düşünme fırsatı tanımamaya çalışıyordum kendime. Ki ona rağmen önümde üzerindeki formayı yukarı kaldırıp çenesini silen bir adet Emir hiç yardımcı olmuyordu.

Yine benimle uğraşıyordu inatçılık yapıyordu, yemek alıp ağzına değdi yemek zorundasın diyordu ama beni öptüğünü hatırlamıyordu.

Ben öpmüştüm ama o daha güzel öpmüştü.

O gün zorlukla dudaklarımı dudaklarından ayırdığımda ne yapacağımı bilemediğim için onu öylece bırakıp evden çıkmıştım.

Tabi ertesi gün bu konu hakkında bir şeyler sorar sanmıştım. Ne bileyim en azından niye durup dururken öpüyorsun bir şey mi var benden hoşlanıyor musun diye sormasını bile beklemiştim ama sınıfa uykulu uykulu girip "Başım çatlıyor ağrı kesici var mı bücür?" demesini beklemiyordum!

Elim benden bağımsız dudağıma çıktığında tekrar suyu diktim kafama. Ayrıca hiç de teorilerim doğru çıkmamıştı.

Tensel çekim mi demiştim ben buna? Sikeyim yalandı.

Bu böyle üstü kapatabileceğim dümdüz bir duygu değildi. Öperim geçer demiştim bir de değil mi? Halt etmişim.

Ateşe benzin dökmüştüm ben.

"Beş dakika mola verelim Nalan gelir misin yanıma?" Serap hoca başımızdan ayrılırken yere oturup dizlerimi kendime çekerek başımı dizlerime yasladım.

Derslere bu hafta girmiyorduk ve daha öğlen olmadan yorgunluktan bayılacaktı herkes.

"Yine dışarıda kalıyorum diye kızıyor kafayı yiyeceğim artık!" Nalan sinirle yanıma oturduğunda kafamı kaldırma zahmetine girmedim.

"Pestilimiz çıkıyor yorgunluktan oynayamıyoruz zaten!" Eda da diğer tarafıma oturduğunda kaşlarımı çatarak yerimden kalktım. İki dakika kafa dinlemek istiyordum sadece!

"Asya!" gözlerimi devirmemek için derin bir nefes verip olduğum yerde durdum. "Bir şey ister misin dışarı çıkıcaz? E, yani bir şey ister misiniz?" diye toparlayan Serdar'a bayık bir bakış attım sadece.

"İstemem." Deyip önüme döndüğümde kaşları çatık Emir daha da sinirlerimi zıplatmıştı. Niye her taraf doluydu?

Spor salonunun iki takım için küçük olması yeterli bir unsurdu.

Sinirle başka bir yöne yürüp resmen sırt üstü yere bıraktım kendimi. Kalan şu iki dakikada dışarıda kar yağarken spor salonunda kar meleği yapar gibi yatıyordum. İtiraf etmem gerekirse çok rahattı.

"Biliyor musun?" Emir benim gibi yere yattığında şaşkınca ona bakıyordum. "Ağzının tadını biliyorsun." yerde rahatça uzanıp elini başının altına yerleştirdiğinde kaşlarım çatıldı.

"Başka yer mi kalmadı Emir?" Derken sırt üstü yatmaya devam edip sadece kafamı ona çevirdim.

Bededini bana döndürüp koluyla başına destek olurken yarım bir şekilde güldü. "Var ama burası daha güzelmiş."

Bana mı yürüyordu?

Serap hocanın sesiyle kafamı duvara vurmak istesem de sadece oturur pozisyona geldim. Yaralarımın çoğu geçmiş olsa da tayt ve badi giymeye devam ediyordum. Düşünce daha az acıyordu böyle.

Kim Ölü Kim DiriDonde viven las historias. Descúbrelo ahora