25

170 31 28
                                    

Asya Esendemir

-

Tensel bir çekimdi sadece değil mi?

Sadece çok yakınımda diye sürekli yakınlaşıyoruz diye o anlık öyle düşünmüş olmalıyım. Sonuçta Emir güvendiğim ilk insan sayılırdı yakınlık hissetmem çok normaldi.

Dahası olamazdı.

Köşedeki yastıkların üzerine oturup bağdaş kurmuş sırtımı duvara yaslayıp bütün ekmek tantuni yerken evet düşündüğüm buydu.

Emir bana bütün ekmek tantuni almıştı ve bitirmekte gerçekten zorlanıyordum. Yavaşça çiğnerken hala kendime kızmakla meşguldüm.

Durup dururken bir insanı öpmek istemezsin bu delilik. Ben mantıklı bir insandım değil mi? Sürekli yakın olursan birine ister istemez kapılırsın zaten bunun farkındaydım ama öpmek ne alakaydı? Hiçbir kitapda böyle bir şey yoktu. Biriyle arkadaşsan arkadaşsındır onu öpemezsin.

Tensel çekim mantıklı geliyordu. Anlık bir şeydi sadece. Çok yakın olduğumuz için hormonlarım kafamı karıştırmıştı. Henüz ergendim sonuçta normaldi değil mi?

Yavaşça bir ısırık daha alırken ekmekten kendi kendime kafamı salladım. Mantıklıydı. O anlık bir şeydi ve büyük ihtimalle geçmişti bile.

Geçmişti değil mi?

Kaşlarımı çattım. Geçmedi mi? Geçmeliydi. O anlıktı çünkü. Tensel bir çekimdi ve yakınlık bittiği için o da bitmiş olmalıydı. Aşk ya da sevgiye inanmadığımı düşünürsek kendimi çok net ikna etmiştim.

O kadar kitaplardan sonra aşkın sadece uydurma olduğunu düşünüyordum. Eğer gerçekten aşk olsaydı, eşinin ölümüne üzülüp iki yüz doksan dört kıta şiir yazan Abdülhak Hamit Tarhan eşinin cenazesinde başka birine aşık olamazdı.

Hem de "Aşk ölümsüzdür, sureti değişebilir ama özü değişmez" diyen Vincent Van Gogh resmen Abdülhak Hamit'e arka çıkıp resmen aşkı öylesine bir şey gibi yedirmişti bana.

Aşk varsa nasıl değişebilirdi ki? Birinin yüzüne aşık olmuyordun ki sureti değiştiğinde devam edecek bir şey olsun? Bu sadece dış görünüşüne duyduğun aşktı o zaman.

Matah bir şey değildi demek ki.

Kendi kendimi başımı sallayarak onayladım. Güzeldi Asya. İyi bir teoriydi fakat uygulamada işler miydi emin değildim.

Eğer düşündüğüm gibi tensel bir şeyse bitmiş olmalıydı ve aşk dediğim gibi yoksa yalnız ölüm benim için garantiydi.

Gerçi zaten yalnız ölüyorduk bunda bir şey yoktu.

"Sen iyi misin?" Bakışlarımı sabitlediğim parketen yavaşça ayırıp gözlerimi karşıma diktim. Yine o çocuktu. Sürekli soru sormaktan bıkmıyordu. "Tanıştırmadı kimse ama Serdar ben." Deyip gülümsediğinde derin bir nefes alıp yerimden kalktım.

Şurada kendi kendimize bir şey çözmeye çalışıyorduk ona bile mani oluyorlardı. Zaten bu ekmek de çok büyüktü bitiremiyordum iyice sinirlerimi bozuyordu.

Umursamaz bir insan olmak şu an işime geliyordu.

Herkes yemek yediği için artık mayışmaya başlamışlardı bu da demek oluyor ki gitme vakti yakındı. Erkekler -bu sürekli soru soran çocuk hariç- balkonda yemek yemişlerdi ve sigara içmek daha kolay olmuştu onlar için. Kızlar da mutfakta yediği için bu çocuk gelene kadar çok huzurlu sayılırdım.

Mutfağa ilerleyip bir peçeteye sarıp tabağa koydum ekmeği ve ellerimi yıkadım. Bunu daha sonra yiyebilirdim.

"Asya, tam da senden bahsediyorduk." Meryem resmen gülümseyen bir ses tonuyla -ki bunu gerçekten hissetmem bile tuhaftı- konuştuğunda ıslak ellerimi kazağıma kurularken yüzümü onlara döndüm. Dört sandalyeli bir masaya üçü oturmuş hamburger yiyorlardı.

Kim Ölü Kim DiriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin