28

209 27 26
                                    

Asya Esendemir

-

"Korkunç." diye mırıldandım bana giydirmeye çalıştığı şeye bakarken.

Meryem'in elinde -sanırım- yavru ağzı renkte olan askılı dar kesim bir elbise duruyordu. Gözlerim kanıyordu.

"Çok kötü değil sanki ya?" Diye mırıldandı elbiseye üzgün bir bakış atıp.

"Bunun bi tık altı zaten halay mendilinden yapılan elbiseler." dedim avuç içlerimi gözlerime kapatıp kumaşın parlaklığından korudum kendimi.

Zorla. Alışverişe. Getirildim.

Evet iradem dışında elbette hiçbir şey yapamazdı ama üzgün bakıp 'Lütfen Asya Lütfen!' diye bağırması sadece kurtulmak için onayladığım bir cümleydi.

Herhangi biri dese elbette hayır demek daha kolaydı ama Meryem- Meryemdi işte. Kavgaya bile karışmayan küçük bir kız çocuğu izlenimi uyandırıyordu bende.

Tabi maçlar dışında. Kesinlikle voleybolda bir çocuk değildi. Kaptan olarak elinden gelenin fazlasını yapıyordu. Kafaya atmasa da güzel smaç basıyordu. Bir puan o yüzden kırıyordum.

"O zaman buna ne dersin?" Bu kez elinde zümrüt yeşili daha da parlak bir kumaş olan dökümlü bir elbise tuttuğunda kusma hissini yok sayamayarak öğürme hareketi yaptım.

Bu elbise sadece buna layıktı.

"Bu kadar zevksiz olduğunu bilmiyordum." diye mırıldanırken askılara yasladım sırtımı. Her an biteceğini düşünerek kendimi motive ediyordum.

"Hmm. Aslında en kötü elbiseyi arıyordum bence sana o bile yakışırdı." diyerek dalga geçtiğini alenen belirttiğinde içim rahatlasa da gözlerimi kısarak ona baktım.

"Tamam tamam kızma! Bu kez güzel ve 'tam sana göre' elbiseyi bulacağım!" Ellerini pankart tutar gibi havaya kaldırıp coşkuyla koşturmaya başladığında hareketsizce sadece gözlerimle onu takip ettim.

İlk maçlar bitmişti sırada daha zorlu rakipler vardı. Basketbol takımı futbol takımı ve voleybol takım kaptanları ortak bir parti yapmayı düşünüyordu. Sadece takımlar arası bi kutlama olacaktı ve hocalara bile sormadan kendileri karar vermişti. Tek sorun hala maçların bitmemesiydi.

Onlar da kazanırsak harika bir kutlama olacak düşüncesiyle şimdiden planlama yapıyorlardı.

Meryem bana zorla elbise alıyordu.

"Hiii! Sen de az fena değilsin. Kapatmışsın güzelim elbiseleri!" Meryem gözlerini irileştirerek yaslandığım askılara geldiğinde bayık bir bakış atıp biraz kayarak duvara yaslandım.

"Tek çirkin elbise gösterirsen giderim." dedim elinde tuttuğu koyu mor elbiseye bakarken. Uyarımla birlikle sanki hiç eline almamış gibi yavaşça askıya geri bıraktı elbiseyi.

Sonunda aradığını bulmuş olacak ki 'AĞAĞAĞAĞ!' gibi bir ses çıkarıp askıdan çıkardığı elbiseyi havaya kaldırdı.

Bu kez ne kadar kötüdür diye kendi kafamda ufak bir puanlama yapıp bakışlarımı elbiseye çevirdim. Beni şaşırtarak siyah bir elbise tutmuştu.

Siyah dar kesim vücudu saran uzun kollu bir elbiseydi. Kalçalarımı kapatsa da dize kadar inmiyordu. Yaka kısmı kare kesimdi. Yakasında ve etek kısmında çok ince danteller vardı aynı siyah renkte.

Kollarının uzun olması güzeldi ama hiç elbise giymemiş biri için bu kadar kısa etek? Tamam idmanlar yüzünden sürekli şort giyiyorduk ama ben tayt da giyiyordum. Hem de bu soğukta nasıl giyecektim? Kimse üşümüyor mu?

Kim Ölü Kim DiriWhere stories live. Discover now