Perde 64- Yaralı Ruhlar

3K 259 82
                                    

Selam beyb! Bir gecede iki bölüm geldi, keyifle okuuu <3

(Yorum ve oyla desteklemeyi unutma!)

Şarkı:Two Feet-Fire

"O bensiz bir yere gidemez." Güneşler gökyüzünde tembelce hareket etmiş, saati ittirerek öğleden sonraya getirmişlerdi. Süvariler yapılan aralıksız toplantılar sonucu gitmiş, kurt adamlar ise yarın sabah yola çıkmak üzere misafir odalarına yerleştirilmişti. Sarayın içinde tam bir koşuşturma hâkimdi. Meredith oradan oraya âdeta uçarcasına gidiyor, çalışanlara emirler yağdırıyordu. Ejderler nedense Meredith'e bayılmışlardı, utanmasalar ona da pembe görkemli bir taht ayıracaklardı. Yine de ben Ana Saray'dakilerin ona katlanamadığını biliyordum. Katja'nın bir yerlerde o salak kızdan sıkılıp bileklerini kestiğini tahmin edebiliyordum.

Rohan koltuğuna kurulmuştu. Yaşlı beyninin her şeyi bu kadar hızlı idrak edip kabullenmesi büyüleyiciydi. Ben hâlâ yeniden şeytan olmak ve üç ejderha tarafından yönetilme düşünceleriyle kafayı yememeye çalışıyordum. "Üzgünüm Aidan. Ona güveniyorlar. Cassandra hazırlanıp gidecek."

"Ben de gidiyorum o hâlde." Yerimden kalkıp oturduğum koltuğu tekmeledim. Kimse benden uslu bir çocuk olmamı beklemiyorsa ben de istediğim gibi her yeri tekmeleyebilirdim. Kendim olmadan geçirdiğim sürelerin acısını çıkarmak istiyordum. Kaybettiğim bir senem vardı değil mi? Başımı iki elimin arasına alıp gözlerimi sımsıkı kapadım.

Bu hayata, ağabeyim Draza bir piliç için tahtı bıraktığından bu yana kral olmaya hazırlanmak için doğmuştum. Bazı sebeplerle herkes bunun için biçilmiş kaftan olduğumu düşünmüştü. Fakat kimse bunak bir kâhinin hayatımı değiştireceğini söylememişti. Her şey Cassie'nin uçurumdan aşağı itilmesiyle başlamıştı.

"Ejderhalar zeki olabilir, bilgili ve tecrübeli de olabilirler ama Valkürler dünyada ne yapacaklarını bilmiyorlar. Hele kurtlar? Rohan, kurt adamlar dünyaya inse bir arabanın altında can verirler. Dünya sen görmediğinden bu yana çok değişti. Bana güven. Tek başlarına halledemezler. Bana ihtiyaçları var." Hâlâ ellerimin arasında tuttuğum başımı kaldırdım. Rohan'ı ikna etme çabalarım bir trole bale yapmayı öğretmek kadar faydasızdı. O yeşil, kırışmış, derin gözlerinin altından bana bakıyor, zaten diyeceğim her şeyi önceden tahmin ediyordu. Onu o bulduğum savaş alanında öldürmeliydim, bir milenyum gibi hissettiren seneler önce.

Rohan, başını sağa sola salladı. Aurası, lanet olsun, hepiniz geberin de biraz rahatlayayım, grisine bürünmüştü. Omuzlarında taşıdığı yük görmeyeli onu biraz kamburlaştırmıştı. "Halkının sana ihtiyacı var."

Kıçımla güldüm.

Ciddi anlamda sıkı kalçalarım ve ben güldük.

"Sanki halk beni istermiş gibi. Herkes bakir bir melek olduğuma inanıyor." Sırtımdaki beyaz kanatların hafifçe ucunu çıkardım. Rohan onlara bakmadan konuşmaya devam etti. Neredeyse yekpare olacak beyaz kaşları çatıktı.

"O hâlde onları daha iyi yönet."

"İyi de nasıl? Zaten ejderhalar var. Ve dürüst olalım, gerçekten bu işi biliyorlar."

"Ejderhalar sonsuza dek cehennemde kalmayacaklar. Onlarınki gibi kadim ruhlar uzun süre aynı yerde barınamazlar. Öte yandan sen işe baban gibi kaçmamakla başlayabilirsin." Abartılı bir nefes verip kendimi koltuğa bıraktım. "Diyelim ki burada kalıyorum..." İki elimle koltuğun kenarlarını okşadım. Kadife elime yumuşacık geliyordu neredeyse cennetteki çimler gibi. Neredeyse. "Herkes savaş alanında birbirinin bağırsaklarını deşerken burada ne yapacağım?" Gerçek anlamda bağırsaklar deşilecek, gözler çıkartılacak ve belki de o çıkarılan gözleri birileri yiyecekti. Yeme kısmı hiçbir zaman ilgimi çekmemişti ama... Her neyse.

ATEŞLİ KANATLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin