Perde 72-Diriliş

1.8K 188 61
                                    

Selam balım.

Yorumlarını bekliyorum keyifli okumalar <3

Şarkı: Infraction- Almost Evil

Valkür komutanının soğuk gözleri karşısındaki manzara karşısında yavaşça kısıldı. Hemen arkasında duran askerlerine elini kaldırarak kapıyı gösterdi. Askerler başlarıyla selam verip ellerindeki altın sarısı mızraklarıyla salonu terk ederken kadın, mızrağını duvara yaslayıp yavaşça miğferini çıkardı. Ejderha desenli dev miğferi kol altına koyup bana döndü. "Acilen cehenneme dönüp rapor vermemiz emredildi. İki gün doğumu sonra tekrar geleceğiz."

Onlarla birlikte kapıya yürüyüp gönderdikten sonra sırtımı ahşaba yaslayıp bedenimi kaydırarak yere oturdum. Ani adrenalin düşüşü eşliğinde gözlerimi tam karşımda duran ayakkabılığa diktim. Nihayet her şey yoluna girmeye başlamıştı. Katze yaşayacak, ailem güvende olacak ve cehennemin sorumluluğu da işini bilen üç ejderhada olacaktı. Geriye tek bir şey kalıyordu, o da vampir sorununu kökünden çözmek. Ama, dedi zihnim uyuşuk bir şekilde, bu başka bir günün problemi olacak.

Meredith, Draza ve Aloha salondaki cesetleri Diego'nun verdiği büyük çöp poşetlerine koyarken orada oturmaya devam edip gözlerimle Aidan'ı aradım. Şeytanım ortalarda yoktu. Ayağa kalkıp yatak odasına gittiğimde Marcus ve Katze'yi gördüm. Kurt alnını vampirin alnına dayamış bir şeyler söylüyordu, Katze'nin onu duyduğundan şüpheliydim çünkü vampir gözlerini açmamıştı. Odanın kapısını sessizce kapatıp koridoru adımladım.

İşte tam o zaman fısıltıları duydum.

Aidan ve başka birinin bir fısıltıdan ibaret sohbetiydi bu ve banyodan geliyordu. Karanlık koridordaki kitaplığın yanına gizlenerek seslere kulak kabarttım.

"Bu işin peşini bırak Nathaniel. O defterde adı bin kez yazılmış olsa da Cassie'yi öldürmeyeceğim." Dizlerim boşalınca düşmemek için duvara tutundum. Az önce doğru mu duymuştum?

Diğer ses konuşunca ruhumda fokurdayan hisleri bastırmaya çalıştım. "Sen ya da bir başkası bunu zaten yapacak. Eğer bu sen olursan cennete geri dönebileceksin. Hayatının aciz ve amaçsız olduğunu düşünüyordun Aidan. Şimdi sana bir amaç veriyorum." Daha fazlasını duymak istemedim. Göremeyen gözlerle koridorda ilerlerken bir şeye çarpıp geriye savruldum.

Meredith elinde kocaman su dolu bir kovayla bana çarpmıştı, ya da şaşkınca bakışından anladığım kadarıyla ben ona çarpmıştım. Cadı beni görünce durdu. Geçip gitmek üzereyken kolumdan yakaladı ve karın hizasında kucakladığı kovayı yere bıraktı. "Ne oldu Cass? Yüzünün rengi Draza'nın saçlarından bile daha beyaz." Kıvrak zekâsının yansıması olan yeşil gözleri yüzümde gezinip sorunun kaynağını anlamaya çalıştı, oysa ben kendimi cümle kuracak kadar iyi hissetmiyordum. Beynimin içinde bir yer uğulduyordu. Aidan neden bana bunu anlatmamıştı? Anlatabileceği öyle çok fırsatı olmuştu ki.

"Cassie?" Şeytanımın soru soran güzel sesini arkamda duyunca gözlerimi sımsıkı kapadım. Harika! Kimseye çaktırmadan bir metre bile ilerleyemiyordum. "Bir sıkıntı mı var?" diye sordu iblis ben yanıt vermeyince Meredith'e. Kız kardeşimin gözleri Aidan ile benim aramda gidip geldi. Sonra Aidan'da karar kıldı. İncecik koyu kızıl kaşları hafifçe çatılırken cadı yere bıraktığı kovayı tekrar kucakladı. "Bir öküzlük yaptın değil mi?" diye tersledi Aidan'ı. Göz göze geldiğimizde bakışlarımı okumuş olacak ki tekrar iblise dönüp söylendi. "Ne halt ettiysen çöz çabuk." Sonrasında telkin edici bir şekilde kolumu sıvazlayıp kanla yıkanan cam parçalarının iç içe geçtiği salona yöneldi.

Kendimi daha fazla güçlü gibi gösteremedim. Öfkeden mi yoksa hayal kırıklığından mı yanıyordu gözlerim, emin değildim, emin olduğum tek şey vardı o da yanan gözlerimin ağlamamın habercisi olduğuydu. Bu yüzden alnımı duvara yaslayıp Aidan'ın bana uzanan elinden kurtuldum. Sadece gitsin istiyordum.

ATEŞLİ KANATLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin