Perde 70- Ejderha Kardeş

1.8K 205 43
                                    

Yine ben geldim!!

Keyifler umuyorum iyidir ;)

Bölümlendin, keyifle oku!

Şarkı: Metallica- The Unforgiven

Dükkândan çıkıp diğerlerinin yanına dönerken Meredith ile konuşmadım. Oysa cadı kapıyı kapatıp kâhini geride bıraktığımız andan itibaren hiç susmadan kendini açıklamaya çalışmıştı. En çok Meredith biliyordu bir şeylerin gizlenmesinden ne kadar nefret ettiğimi ve yine de gizlemişti.

Cadı, ben kaldırımları hızla adımlarken arkamdan yaklaşıp bileğimi tutmaya çalıştı. "Haklı sebeplerim vardı," dedi milyonuncu kez. Elimi çekip tutuşundan kurtardım. Marcus başparmağını havaya kaldırarak gölgelerde gizlenen ekibimize işaret verdi. Meredith ise hâlâ benimle konuşmaya çalışıyordu.

"Yanlarına gitmeden önce bir dinlesen olmaz mı?" Olmazdı. Az önce kız kardeşlik imtiyazını kaybetmişti.

"Belki de onu dinlemelisin," dedi Marcus kulağıma eğilerek. "Meredith akıllı bir kızdır. Eğer saklamayı tercih ettiyse mantıklı bir sebebi olmalı." Sinirle güldüm. "Bir saat önce herkese hırlıyordun. Ne oldu da hemen yumuşadın?" Marcus kısık sesle sövünce çenemi dikleştirerek adımlarımı hızlandırdım. Kardeşlerimle arama birkaç metre mesafe koyup sokağın karşısına geçtim.

Aidan duvarın arkasındaki gölgelerden çıkıp beni karşıladı. "Az öncekinden daha beter hâlde geldiniz," dedi gözleri benden arkamda bize doğru yaklaşan kardeşlerime kayarken.

Öfke ruhumu kemirirken sakin kalmaya çalışıyordum. "Katze'yi kurtarabilirmişiz." Başımı kaldırıp gözlerine baktım. Aidan böyle güzel bir haberi tekdüze bir sesle vermemin sebebini anlayamamış gibiydi. "Ee, o hâlde sorun ne?" Uzanıp koluna dokunarak kendimi sakinleştirmeye çalıştım. "Sorun," dedim henüz yanıma varmış kız kardeşime bakarken. "Meredith'in değişmemiş olması."

"Yapma Cass," dedi kız kardeşim haksızlığa uğramış bir surat ifadesi ile. Bir şeyler gizleyen oydu ama haksızlığa uğrayan da oydu, öyle mi? Kollarımı göğsümde birleştirip en gıcık yüzümü takındım. "Neden iblis kardeşlere gizlediğin şeyleri anlatmıyorsun? Hepimiz seni bekliyoruz." Draza kendisinden bahsedildiğini duymuş gibi binanın yangın merdiveninden başını sarkıttı. Beyaz saçları yerçekimine yenik düşerken karanlık gözleri cadıda sabitlenmişti. Ne düşündüğünü anlayabiliyordum. Onu tanıdığım tüm bu süre boyunca elf durmadan Meredith'in güvenilmez olduğunu söylemişti ama aptal ben her seferinde kulaklarımı gerçeklere tıkamıştım.

Meredith meraklı birçok çift göze maruz kalınca bir an için ne diyeceğini bilemedi. Parlak yeşil gözleri mahcup bir ifadeyle yüzlerimizde dolanırken ellerini kucağında birleştirdi. Eğer Marcus imdadına yetişmeseydi kız kardeşimin konuşması bir asır sürebilirdi. "Katze'yi kurtarabilmek için ejderha kanına ihtiyacımız var. Siz sormadan söyleyeyim, kralların kanı olmazmış. Yaşayan kanlı canlı bir ejderha gerekiyor ve o ejderha da Aidan ve Draza'nın öz kardeşi." Marcus konuşmasına bir nefesçik mola verirken bana döndü. "Gördün mü bak? Çok kolay. Her şeyi dramatikleştirmeye gerek yok. Dan diye söyleyin gitsin." Draza ile Aidan'ı gösterip alaylı bir şekilde dudaklarını büktü. "Sence o ikisinin bozulacak sağlam bir psikolojileri var mı?" Haklıydı. İblis kardeşler yaşamları boyunca öyle tuhaf şeylerle karşılaşmıştı ki ejderha bir kardeş onları çok da şaşırtamazdı.

Aidan'ın sıcak kahverengiye dönerken irileşen gözleri son cümlemi yutmama sebep oldu. "Kardeşimiz yaşıyor mu?" Ellerimi bırakıp Meredith'in yanına gitti. "Bunun seninle ne ilgisi var? Sen biliyor muydun?" Cadı çevresine kaçamak bakışlar atarak huzursuzca yerinde kıpırdandı. "Anlatacaktım ama daha önemli dertlerimiz vardı." Tam üstümüzden bir ıslık sesi gelince yukarı baktık. Draza sarktığı tırabzanlardan birine otururken sesini duyurmak için bağırmaktan çekinmiyordu. "Öyle bir kadın o. Alışın artık. Yılanı boynunda gezdirip sonra seni sokunca ağlamaman lazım Cassie. Yılan bu, tabiatı nasılsa öyle davranır."

ATEŞLİ KANATLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin