Suikastçi

293 51 42
                                    

  Gözlerimi açtığımda elim bir yere uzanmış yamuk bir şekilde duruyordum. Kaşlarım çatılmıştı. Etrafa baktığımda karanlık bir odanın içinde olduğumu gördüm. Bakışlarımı uzandığım şeye çevirdim. Karşımda cam fanusun içinde olan bir yüzük duruyordu. Kare ve koyu kırmızı olan yastığın ortasına yerleştirilmişti.

"Çalacağın yüzük Grefar Yüzüğü. O yüzüğü alıp bana getireceksin! Yalnız dikkatli ol, o yüzüğü canlarından bile fazla korurlar!"

"Bu yüzük neden bu kadar önemli?"

"Güçleri olduğuna inanılıyor. İyi bir tarihçesi, efsanesi var. Güzel para eder."

  Gözümün önüne gelen anılarla yüzüğe yöneldim. Cam fanusu yavaşça kaldırıp yüzüğü aldım. Daha sonrasında da fanusu geri kapattım.

  Geri arkamı dönüp çıkacağım sırada gözümün önüne tekrar görüntüler gelmeye başladı.

"Bu Grefar Yüzüğü'nün sahtesi. Gerçek yüzüğü aldığın zaman bunu, onun yerine koyacaksın."

  Derin bir nefes verip tekrar döndüm. Gözlerim üstüme kaydı. Üstümde siyah bir tişört, altımda ise siyah bir pantolon vardı. Sırtımda ise siyah, uzun, kapüşonlu bir pelerin vardı. Aklıma hikayenin başındaki resim gelmişti. Oradaki kişinin de kıyafeti böyle idi. Sanırım bir şeyden kaçacaktım.

  Elimi pelerinimin cebine attım. İçinden yüzüğü çıkarıp cam fanusun içine koydum. Daha sonra da hızlı adımlarla kapıya yöneldim.

  Kapıyı açıp çıktığımda beni uzun, loş ışık alan bir koridor karşıladı. Hızlı adımlarla yürümeye başladım. Nereye gideceğimi bilmiyordum, ayaklarım beni götürüyordu.

  En sonunda küçük bir kapağın önünde durdum. Kapağı açıp içine girdim. Tünel gibiydi fakat çok dardı. Zar zor kapağı geri kapatıp emeklemeye başladım.

  Uzun bir süre emekledikten sonra başka bir kapağın önüne geldim. Kapağın deliklerinden birisinin olup olmadığına baktıktan sonra kapağı yavaşça açtım. Hızlıca bu ince ve dar yerden çıkıp kapağı geri kapattım. Daha sonrasında etrafıma baktığımda karanlık ve tenha bir sokakta olduğumu gördüm.

"Sanırım kurtuldum."

  Sol tarafa doğru ilerlemeye başladım. Birkaç dakikanın ardından caddeye çıkabilmiştim. Bir sürü at arabaları ve insanlar vardı. Gecenin bu saati olmasına rağmen.

  Kafamdaki kapüşonu çıkartıp hızlı adımlarla ilerlemeye başladım. Rüzgar saçlarımı ve pelerinimi savurur iken duyduğum bağırış sesi ile olduğum yerde donakaldım.

"İşte orada, hırsız!"

  Arkama baktığımda birkaç tane muhafızın koşarak bana geldiğini gördüm.

"Kahretsin! Nasıl görebildiniz!?"

  Kapüşonu hızlıca kafama geçirerek koşmaya başladım. İnsanlar yolumu açar iken adımlarımı hızlandırdım.

"Kaçma! Yakalayın şunu!"

  Aklıma gelen şeyle pelerinimin cebinden çakımı çıkardım. İnsanlara gelişine göre sallıyormuşum gibi gelse de temkinli bir şekilde sallamaya başladım. İnsanlar korkuyla yolumu açar iken gördüğüm yol sapması ile oraya girdim. Adımlarımı hızlandırır iken arkama baktım. Muhafızları göremiyordum fakat bağırışlarını duyabiliyordum. 

"Lütfen ölmeyeyim lütfen!"

  Karanlık ve dar yolda koşarken yol ayrımına denk geldim. Kahretsin! Sağ mı sol mu!? Adım sesleri yaklaşır iken soluma baktım. Daha karanlıktı. Muhafızlar aydınlık yola gidebileceğimi düşünüp sağa doğru ilerleyebilirdi. Ama eğer sağı seçer isem insanların arasına karışıp kurtulma ihtimalim vardı. 

Hikaye GezginiWhere stories live. Discover now