Sonsuz Görev

158 27 11
                                    

Gözlerimi açtığımda kitaba uzanmış bir şekilde duruyordum. Hızlıca kitaptan uzaklaştım. Başta dengemi kaybetsem de toparlayıp bakışlarımı Lulu'ya çevirdim.

"Lulu."

Ne diyeceğimi bilemezken Lulu konuştu.

"İyi ki Pulu benimle iletişime geçebildi. Yoksa asla ne olduğunu öğrenemezdim. Ben senin işin çıktı da bir yere gittin sanmıştım."

"Bu saatte nereye gidebilirim?"

"Bilmem. İnsanlardan her şeyi beklerim."

Kafamı salladım.

"Pulu bana geri kalan şeyleri senin anlayacağını söyledi. Geriye kalan şeyler ne?"

"O konuya geleyim hemen. Şimdi öğrendik ki senin gezginlik yaptığın kitap lanetli. Zaten kapağını kapattığında göreceksin. Kitap biraz daha siyah ve kararmış. O yüzden kitaba bana haber vermeden sakın yaklaşma. Hatta aslında Pulu ile kitaba bir süre girmemeni bile konuştuk. Fakat eninde sonunda girmen de gerekiyor. O yüzden belli aralıklarla kitaba gireceksin. Anlaştık mı? Bu biraz da kitabın durumuna göre değişecek. Ben sana söyleyeceğim."

Derin nefes alarak kafamı salladım.

"Neredeyse sabah olacak."

Lulu'nun dediği ile telefonumdan saate baktım. Evet, çok az kalmıştı.

"Bu uykusuzlukla dersi dinleyemezsin."

"Evet. Neyse, zaten planım okula gitmemekti."

Telefonu yatağa fırlatıp Lulu'ya döndüm.

"Peki bu belli aralar derken birkaç gün mü yoksa birkaç hafta mı?"

"Bilmiyorum. Kitabın durumuna bağlı birkaç ay bile olabilir."

Ona ciddi misin der gibi baktım.

"E ben hikayeleri ne zaman bitireceğim?"

"Bilmiyorum. Kitaba bağlı. Şuan her şey kitaba bağlı."

Aklıma gelen şeyle kaşlarım çatıldı.

"Eğer ölürsem... Yani hikayeleri tamamlamadan öldüm diyelim, o zaman ne olacak?"

Lulu kafasını iki yana salladı.

"Ölemezsin. Kitap seni yaşatır. Farkında değilsin şuan ama sen ve kitap birbirinize bağlısınız. Senin başına gelen şey kitabı da etkiler. Eğer sen ölürsen kitap fazlasıyla zarar görür hatta yok bile olabilir. O yüzden kitap seni koruyor. Tıpkı senin, onu koruduğun gibi. "

Garipti. Bir yandan ürpertici fakat bir yandan da ilginç ve güzeldi. Cadının bütün bunları düşünüp ayarlaması ayrı bir konuydu.

"O zaman ben bugün giremeyecek miyim?"

"Evet. Bir süre kitabı gözlemlemem gerekiyor. Sen olabildiğince kitaptan uzak dur. Çünkü bir daha ki sefere şimdiki kadar şanslı olmayabilirsin."

Kafamı salladım.

"Tamam. Ben yatıyorum."

"Ben de kitaba gireceğim. İyi geceler!"

"Sana da."

Yorganın altına girdim. Lulu kitaba girdiğinde derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım. Acaba Eris neredeydi? Nerede yaşıyordu? Nereliydi? Gerçek hayatta nasıldı?

Aklıma onunla ilgili tonlarca soru gelmeye başladı. Birbirinden bağımsız sorular beynime hücum ederken düşüncelerimden kurtulmaya çalıştım. Bir anda aklıma bu soruların gelmesi garipti.

Hikaye Gezginiजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें