Kraliçe Maude | Detay

142 24 2
                                    

  Gözlerimi açtığımda bir koltukta oturuyordum. Karşımda Eris, Lulu ve Pulu vardı. Gözlerim etrafı taradı. Suikastçi hikayesinde ki adamın evindeydik.

"Günaydın."

  Lulu'nun sesi ile ayaklandım. Başta başım dönse de sonradan toparladım.

"Ben bu olaydan hiçbir şey anlamadım."

  Pulu lafa atladı.

"Hikaye başa sardı. Eris öldüğü için."

  Bakışlarımı Eris'e çevirdim.

"Nasıl öldün?"

"Dükkanda iki adam kavga ediyordu. İkisini ayırmak için araya girdim ve adamlardan biri hançer çıkardı. Hançeri dükkan sahibine saplamak istiyordu fakat bana sapladı. Sonrasını hatırlamıyorum."

"Sana ne oldu?"

  Lulu'nun sorusu ile kafamı eğip hatırlamaya çalıştım. Bir elimle alnımı ovarken konuştum.

"Eris gelmeyince arabadan inip dükkana girdim. Kimseyi bulamayınca merdivenlere yönelip çıktım. Fakat bir döngü oldu ve ne yukarıya çıkabildim ne de aşağıya inebildim."

  Yüzümü buruşturarak anlatmaya devam ettim.

"Sonra bir koku vardı. Berbat bir koku. Kendimi kötü hissettim ve merdivenlerden aşağı yuvarlandım."

"Eris öldüğü için döngüye girdin. Aldığın koku büyük ihtimalle kan kokusu. Neyse, bakın dikkatli olmak zorundasınız. Her ölüm akıl sağlığınızı daha fazla kaybetmenize yol açar."

  Pulu'nun konuşması bitince Lulu araya girdi.

"Ayrıca sadece bir hikayede olmanız yeterli değilmiş. Kraliçe Maude'de de olmanız gerekiyor. Onda da bir sürü ipucu var."

"Anlaşılan o da ortak hikaye?"

"Evet."

"Yanlış hatırlamıyorsam Kraliçe ölmüştü."

"Evet. Aslında her şey oradan sonra başlıyormuş. İki hikaye arasında gezip duracaksınız. Bir hikayeden diğer hikayeye geçmek için hikayenin adını söylemeniz yeterli."

  Eris'e döndüm.

"Sen Kraliçe Maude'de hangi karaktersin?"

"Prens Gregor."

"Anladım."

"Şimdi Kraliçe Maude'ye gidin."

"Bir dinlenseydik?"

"Dinlenmeye vakit yok. O cadıyı bir an önce bulmanız lazım."

  Pulu'nun sert çıkan sesiyle oflayıp ağzımı açtım.

"Kraliçe Maude!"

  Çekilirken gözlerimi kapattım. Fakat öncekiler gibi bilincim gitmemişti. Gözlerimi açtığımda yerde oturuyordum. Karşımda annemin cesedi vardı. Bu manzarayı hatırlıyordum.

  Ayağa kalktım. Hızlıca odadan çıkıp koşturdum. Gördüğüm ilk muhafıza bağırmaya başladım.

"Çabuk Kraliçe Anais'ın odasına git ve ne gerekiyorsa yap! Herkese haber ver!"

  Muhafız daha ne olduğunu anlamadan yanından uzaklaştım. Şuanda ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Partiyi ertelemem ve misafirleri göndermem gerekiyordu. Ve aynı zamanda Eris'i de bulmalıydım.

  Koşturarak dışarıya çıktım. Etrafta büyük bir gürültü vardı fakat insanların beni görmeye başlamasıyla etraf sessizleşti. Herkes bana bakarken göz yaşlarım yanaklarımdan süzülüyordu. Titrek bir nefes aldım.

Hikaye GezginiWhere stories live. Discover now