Zindan

91 17 4
                                    

Gözlerimi yavaş yavaş araladığımda gördüğüm ilk şey Eris'in suratı olmuştu. Hoş, kendisini bulanık görüyordum.

"Asra! Asra beni duyuyor musun?"

Kafamı belli belirsiz salladım. Üzerimde bir yorgunluk vardı. Eris'in ellerini saçlarımda hissediyordum. Yavaş yavaş kendime gelip kafamı kaldırdım. Eris'in kucağında yattığımı görünce hızlıca kalkıp yüzümü ovuşturdum.

"Ne oldu?"

Gözlerim kapıyı buldu. Tepegöz kapının önünde değildi.

"Bilmeceyi doğru cevapladım. Karşılığında da hem panzehiri verdi hem de kapıyı açtı."

Bayılmadan önceki dedikleri beynimi doldururken kafamı salladım.

"Peki son bilmece neydi?"

"Ağzı var konuşmaz, yatağı var uyumaz."

Birkaç saniye suratına bön bön baktıktan sonra konuştum.

"Bu ne be?"

"Akarsu."

Bilmeceyi anlamam ile ağzımdan 'Hee' çıktı.

"İyi tahmin etmişsin. Kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi herhalde."

"Aslında benim de öyle. Küçükken internetten zor bilmecelere bakarken gözüme takılmıştı. Oradan hatırladım."

Güldüm.

"İyi bari."

Aramızda bir sessizlik oluşurken yanına geçip onun gibi sırtımı toprak duvara yasladım. Ayaklarımı uzatıp ellerimle oynamaya başladım. Saatlerce böyle kalabilirdim. Bakışlarım kapıya kaydığında ise maalesef ki bunun çok da mümkün olmadığını fark ettim.

"Kendimi yorgun hissediyorum."

Mırıltı gibi çıkan sesimle Eris kafasını salladı.

"Ben de. Ama az kaldı. Mahzeni geçtikten sonra en fazla dört adım falan kalmıştır herhalde."

Neşeden yoksun bir şekilde sırıttım.

"Mahzenden geçince neyle karşılaşacağımız belli değil ki."

"Belki kurtaracağımız canavar biliyordur. Cadı bildiğini söylemişti."

"Umarım."

"Benim hala anlamadığım şey biz nasıl kafamızın içinde konuşabiliyoruz?"

"Uf, daha o vardı dimi?"

"Acaba bir daha yapabilir miyiz?"

Kafamı ona çevirdim.

"Deneyelim."

"Tamam. Bana bir şey söyle."

Ne desem? Ben aslında bir cadıyım.

"Duydun mu?"

Yüzünü buruşturmuştu.

"Tam olarak ne dediğini anlamadım. Sadece anlamsız birkaç ses duydum."

Dudağımı büzdüm.

"Yani... sonuç itibariyle bir şeyler duymuşsun. Sen içinden bir şey söyle."

Kafasını salladı. Kendimi odaklayıp bir ses duymayı bekledim.

Se... ç... gü..n

Eris gibi ben de yüzümü buruşturdum.

"Ben de senin gibi kesik kesik sesler duyuyorum."

"Ne dediğimi anlayabildin mi?"

"Hayır. Sen benim dediğimi anlayabildin mi?"

Hikaye GezginiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin