Suikastçi | Gemma'nın Kolyesi

181 31 36
                                    

"Senin ne işin var burada?"

Yüzünü göremiyordum ama sırıttığına emindim. Alaycıl bir ses tonu ile konuştu.

"Sen ne için buradaysan bende onun için buradayım."

"Ben kaçıyordum."

Kaşlarımı çatarak dediğim şeyle kafasını salladı.

"Evet. Ve kaçtığın şeyde bu olsa gerek."

Deyip elini cebine attı. Elini cebinden çıkardığında parmaklarının arasında Grefar Yüzüğü ışıl ışıl parıldıyordu. Şokla yüzüne baktım.

"Sen! Sen nasıl çaldın o yüzüğü?"

Başta bağırsam da sonradan beni kovalayanların sesimi duyacağını düşünerek sonradan sesimi alçatmıştım.

"Boğuştuğumuz için yüzüğü, sahtesi ile karıştırdığımı fark edemedin."

Sinirle üstüne yürüyüp göğsüne yumruk attım.

"Senin yüzünden ölebilirdim aptal!"

Yüzüne çok yakın olduğum için artık yüz hatlarını görebiliyordum. Yüzünde bir sırıtış oluşurken suratıma eğildi.

"Ama ölmedin. Ölmene izin vermezdim zaten Sluwe Godin."

Gözlerim kısıldı. Aklım sonda dediği Sluwe Godin kelimelerinde takılı kaldı.

"Slowe Goden de ne?"

Kahkahaya benzer bir ses çıkardı.

"Slowe Goden değil, Sluwe Godin."

"Her ne ise! Ne demek istedin?"

"Zaman geçtikçe öğrenirsin."

Başka bir şey söylemedi. Yüzüme yakınlığından ötürü rahatsız olmaya başlamıştım ama yine de geri çekilmedim. Rahatsız olduğumu anlar ve kesinlikle benimle dalga geçerdi.

"O yüzüğü bana ver."

Kafasını iki yana salladı.

"Olmaz."

Sinirle yakasından tutup sırtını yaslandığı duvara vurdum.

"Bana bak, beni delirtme! Ölmeye niyetim yok benim! Ver şu lanet yüzüğü!"

Ellerim yakasında idi fakat adam bunu zerre umursamamıştı.

"O yüzüğü sana vermeyeceğim."

Tek kaşım havaya kalktı. Sen vermezsen ben alırım, diye geçirdim içimden. Daha sonrada elimi, elindeki yüzüğe attım. Fakat yüzüğün bir anda kaybolması ile kaşlarım çatıldı. Ister istemez geri çekilip eline baktım. Yüzük yoktu.

Adamın kıkırdama sesi kulaklarıma doldu. Bakışlarımı yüzüne sabitlediğimde otuz iki diş güldüğünü gördüm.

"N'oldu? Yüzüğü bulamadın mı?"

Diğer elini açtığında yüzük oradaydı. Daha sonra yüzüğü parmaklarında dolaştırıp tekrar kaybetti. Ben şaşkınlıkla neler yaptığına bakarken iki elini de cebine koydu. Yaptığı bu küçük hareketle bakışlarımı gözlerinde sabitledim.

"Beni takip et."

Adam karanlık sokağa doğru ilerlerken yerimden kıpırdamadım. Hissetmiş olmalı ki arkasına dönüp bana baktı.

"Tanımadığım birini takip edecek kadar aptal değilim."

"Ama tanımadığın biriyle Grefar Yüzüğü'nü çalmak gibi bir iş birliği yapacak kadar aptalsın."

Hikaye GezginiWhere stories live. Discover now