Bataklık Canavarı

98 20 7
                                    

  Karanlık Orman'ı arkamızda bıraktığımızı yerdeki çamurlardan anlamıştım. Her yer çamurdu ve adım attıkça vıcık vıcık sesler çıkıyordu. Dev'in verdiği sarı taş etrafı aydınlatıyordu. Aslında taş olmadan da göz gözü görüyordu ama ne kadar aydınlık o kadar iyiydi.

  Bakışlarımı ayakkabılarıma çevirdim. Her yeri çamur olmuştu. Başlarda bu kadar vıcık değildi ama yol aldıkça çamur daha da sıvı bir hal alıyordu. Ayakkabılarımız gittikçe yere daha çok gömülüyordu.

"Ne kadar yolumuz kaldı?"

  Eris haritaya tekrar baktı.

"Daha var."

"Sence bu canavar nasıl bir... şey?"

  Ne diyeceğimi bilememiştim. Eris kafasını iki yana salladı.

"Bilmiyorum. Ama hayalimdeki kocaman, cüsseli ve her yerinden çamur akan bir yaratık."

"Umarım hayalin gerçekleşmez."

  Sırıttı.

"İlk defa bir hayalimin gerçekleşmesini istemiyorum."

  Güldüm.

"Bataklık Canavarı, Dev gibi bize bilmece sorup serbest bırakır mı sence? Yoksa illa şiddete başvurup onu öldürmemiz mi gerekir?"

"Bilmece sorsa bile muhtemelen sonu aynı olacak. İkimiz de bilmeceler konusunda iyi değiliz."

"Son bilmeceyi bilmiştim?"

"Sahi."

  Kafasını bana çevirdi.

"Nasıl bildin? Sen cevabı söyledikten sonra bile bir üç dört saniye düşündüm."

  Önüme gelen saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdım.

"Eskiden satranç dersi alırdım. Öğretmenimin satrancı anlatırken dedikleri aklıma gelmişti."

"Satranç oynamayı biliyorsun o zaman."

"Evet."

"Dünyamıza döndüğümüz zaman benimle kapışmaya ne dersin?"

"Kaybettiğinde bana yemek ısmarlayacaksan neden olmasın?"

  Küçük bir kahkaha attı.

"Kaybedeceğimi nereden biliyorsun?"

"Beni yenmen imkansıza yakın da ondan."

"Göreceğiz."

"Görelim."

  Yolun geri kalanı sessiz bir şekilde ilerledi. Artık bileklerimize kadar yere gömülüyorduk ve zor ilerliyorduk. Yol gittikçe daha yorucu olmaya başlamıştı.

"Farkında mısın, hiç acıkmadık?"

  Kaşlarım çatıldı.

"Cadının evine gitmeden önce ormanda da karnımız acıkmamıştı. Ama cadının evine gidince tekrardan acıkmaya başlamıştık."

  Eris şüpheyle bana baktı.

"Sence cadı bize büyü falan mı yapıyor?"

  Kafamı iki yana salladım.

"Sanmıyorum. Dedim ya, onunla tanışmadan önce de acıkmıyorduk."

"Ama biz onunla tanışmıyorduk. O bizi tanıyordu."

  Kafamı kaşıdım. Ormanda ilerledikçe kaşıntı başlamıştı. Muhtemelen kirden.

"Bilmiyorum. Eğer yapıyorsa kendisine buradan teşekkür ederim. Bir de yemek arama derdiyle uğraşamazdık."

Hikaye GezginiWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu